Je was op zoek naar: zehir (Turks - Engels)

zehir
poison

zehir bilimi
toxicology

zehir sizi öldürebilir.
poison can kill you.

zehir giderici madde
detoxicants

o yanlışlıkla zehir aldı.
he took poison by mistake.

kendiliğinden tetiklenen bir zehir.
it's a self-induced poison.

bu saydam sıvı zehir içerir.
this transparent liquid contains poison.

zehir yoktur; kirlilik yoktur.
there's no poison. there's no pollution.

zehir ve iksir kelimeleri kökteştir.
the words poison and potion are cognates.

birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.
he thought someone had put poison in his soup.

aspasia zehir icip intihar etmeyi düşünür.
aspasia contemplates suicide by poison.

organizmalar co2'yi bir zehir olarak görmüyorlar.
organisms don't think of co2 as a poison.

İçkiye zehir bile katan sizlerin vay haline!
woe unto him that giveth his neighbour drink, that puttest thy bottle to him, and makest him drunken also, that thou mayest look on their nakedness!

eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.
if your child drinks poison, rush him to the hospital.

kurbanın yanlışlıkla büyük miktarda zehir aldığı düşünülüyor.
the victim is thought to have taken a large quantity of poison by mistake.

oh, tanrım, benim tanrım, zehir, bana zehir verin.
oh, gods, my gods, poison, bring me poison!...

bregane bunun ölümcül bir zehir olduğunu bildiği için dehşet içinde olur.
brangäne is shocked to see that it is a lethal poison.

adamın yanı başında, acılı bir mektup ve boş bir zehir şişesi bulundu.
by his side, a remorseful note and an empty bottle of poison were found.

ancak bununla beraber yiyecek ve zehir arasında net bir ayrım olduğunu da biliyoruz.
but there's nevertheless a clear distinction between food and poison.

farkına varmıyoruz ve koltuklarının kumaşının veya halının zehir moleküllerini tuttuğunun da farkında değiliz.
we don't notice and don't notice that we don't notice the toxic molecules emitted by a carpet or by the fabric on the seats.