Je was op zoek naar: ama çok güzelsin :) (Turks - Frans)

çok güzelsin
tu es belle

sen çok güzelsin
tu es si beau

teşekkürler sende çok güzelsin
vous voulez faire quoi avec mon l'âgé ?

Çok güzelsiniz
Çok güzelsiniz

ama çoğu bilmezler.
mais la plupart d'entre eux ne savent pas.

Çok güzel yardım
aide très précieuse

ama çokları inanacak değildir.
et la plupart d'entre eux ne croient pas.

ama çokları iman etmiş değillerdir.
cependant, la plupart d'entre eux ne croient pas.

kulak kabartırlar ama çoğu yalancılardır onların.
ils tendent l'oreille... cependant, la plupart d'entre eux sont menteurs.

bunda şüphesiz bir ders vardır ama çoğu inanmamıştır.
voilà bien là un signe; cependant, la plupart d'entre eux ne croient pas.

ama çoğu yüz çevirdiler. artık onlar dinlemezler.
mais la plupart d'entre eux se détournent; c'est qu'ils n'entendent pas.

ama çok bağışlayan, esirgeyen rabbin eğer onları, yaptıklariyle hemen cezalandıracak olsaydı, onların azabını çabuklaştırırdı.
et ton seigneur est le pardonneur, le détenteur de la miséricorde. s'il s'en prenait à eux pour ce qu'ils ont acquis, il leur hâterait certes le châtiment.

elbette bunda bir ders vardır; ama çokları inanmazlar.
voilà bien là un prodige, mais la plupart d'entre eux ne croient pas.

kuşkun olmasın biz onu çok güzel korur, gözetiriz."
et nous veillerons sur lui».

ewet çok güzel bir yer ve lüks hayat şartları yaşam daha güzel kalabalık ama.
yeh, un endroit très agréable et bien fréquenté, mais la vie est des conditions de vie plus luxueux.

belki objektiflerdeki görüntü sabitleyici işlevi kadar etkin değil ama çoğu kullanımlarda yeterli oluyor.
le système de translation du capteur est un peu moins efficace qu'uns stabilisation intégrée à l'objectif mais reste parmi les systèmes les plus utiles.

böyle yaparsanız sizin günahlarınızı affeder ve içinden ırmaklar akan cennetlere ve özellikle adn cennetlerinde çok güzel saraylara yerleştirir.
il vous pardonnera vos péchés et vous fera entrer dans des jardins sous lesquels coulent les ruisseaux, et dans des demeures agréables dans les jardins d'eden.

gerçekten İsrailoğulları'nı çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara hoş nimetlerden rızıklar verdik.
certes, nous avons établi les enfants d'israël dans un endroit honorable, et leur avons attribué comme nourriture de bons aliments.

Çok güzel bir genç kızdı. ona erkek eli değmemişti. pınara gitti, testisini doldurup geri döndü.
c`était une jeune fille très belle de figure; elle était vierge, et aucun homme ne l`avait connue. elle descendit à la source, remplit sa cruche, et remonta.

a1a1 1 bİrİncİ ders iki genç 1 mehmet iyi bir genç. o öğrenci. 2 ayşe güzel bir kız. o da öğrenci. 3 onlar öğrenci. 4 bu öğrenciler zeki ve çalışkan . 5 bu iki genç için, dersler çok önemli. 6 bu gençler için, hayat da çok güzel!
a1a1 1 premiÈre leÇon deux jeunes gens 1 mehmet est un bon garçon. il est étudiant. 2 ayşe est une jolie fille. elle aussi est étudiante. 3 ils sont étudiants. 4 ces étudiants sont intelligents et travailleurs. 5 pour ces deux jeunes gens, les cours sont très importants. 6 pour ces jeunes, la vie est très belle aussi!