Je was op zoek naar: nazik (Turks - Frans)

nazik
fragile

Çocuklarla nazik bir ses tonuyla konuştu.
elle s'est adressé à ses enfants d'une voix douce.

bundan böyle, ‹nazik, narin› demeyecekler sana.
descends, et assieds-toi dans la poussière, vierge, fille de babylone! assieds-toi à terre, sans trône, fille des chaldéens! on ne t`appellera plus délicate et voluptueuse.

ekinler içinde, tomurcukları nazik, yumuşak hurmalıklar yanında.
de cultures et de palmiers aux fruits digestes?

ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin."
qu'il agisse avec tact; et qu'il ne donne l'éveil à personne sur vous.

yetkili kamu ile ilişkilerinde hizmetkâr, doğru, nazik ve ulaşılabilir olacaktır.
le fonctionnaire est cohérent dans sa conduite administrative ainsi qu’avec l’action administrative de l’institution.

kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin.
et donnez aux épouses leur mahr, de bonne grâce.

a1a1 3 ÜÇÜncÜ ders İstanbul’da 1 affedersiniz, beyefendi. buralarda iyi bir otel var mı? 2 hayır, hiç yok. 3 nerede var? 4 taksim’de. 5 taksim uzak mı? 6 Çok uzak değil. ama otobüsin gitmek lazım.7 ben taksiyle gitmek istiyorum. Çok yorgunum. 8 fakat şu anda taksi yok. Şimdi otobüs geliyor. 9 bu otobüs taksim’e kadar gidiyor. 10 Çok naziksiniz . teşekkür ederim. İyi günler.
a1a1 3 troisiÈme leÇon a istanbul 1 pardon, monsieur. dans les environs. y a-t-il un bon hôtel. 2 non, aucun. 3 où y en a-t-il? 4 a taksim. 5 c'est loin, taksim? 6 ce n'est pas très loin. mais il faut y aller en autobus. 7 moi, je veux y aller en taxi. je suis très fatigué. 8 mais, en ce moment, il n'y a pas de taxi. voilà l'autobus qui arrive. 9 cet autobus va jusqu'à taksim. 10 vous êtes très aimable. je vous remercie. au revoir.