Je was op zoek naar: sav (Turks - Frans)

sav
argument

mikroplarla sav
germageddon

ben 10 hava sav
pompier

kötülüğü en iyi ile sav.
repousse le mal par ce qui est meilleur.

kötülüğü en güzel şeyle sav.
repousse le mal par ce qui est meilleur.

en güzel olan neyse onunla sav kötülüğü.
repousse le mal par ce qui est meilleur.

fakat onlar ne yaparlarsa yapsınlar, sen yine de kötülüğü en iyi tarzda sav.
repousse le mal par ce qui est meilleur.

cehennem azabını üzerimizden sav. doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.
qui disent: «seigneur, écarte de nous le châtiment de l'enfer». - car son châtiment est permanent.

‹‹ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa,
mais si le fait est vrai, si la jeune femme ne s`est point trouvée vierge,

sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
repousse le mal par ce qui est meilleur. nous savons très bien ce qu'ils décrivent.

kötülüğü en güzel bir şekilde sav. o zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün.
repousse (le mal) par ce qui est meilleur; et voilà que celui avec qui tu avais une animosité devient tel un ami chaleureux.

onlar ki, şöyle derler: cehennem azabını üzerimizden sav! doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir.
qui disent: «seigneur, écarte de nous le châtiment de l'enfer». - car son châtiment est permanent.

sava nehri
save