Je was op zoek naar: tüccarlar (Turks - Frans)

surun köşesindeki odayla koyun kapısı arasındaki bölümü kuyumcularla tüccarlar onardılar.
les orfèvres et les marchands travaillèrent entre la chambre haute du coin et la porte des brebis.

ağacın tepesindeki filizleri koparıp ticaret ülkesine götürdü, tüccarlar kentine yerleştirdi.
il arracha le plus élevé de ses rameaux, l`emporta dans un pays de commerce, et le déposa dans une ville de marchands.

babilde bu malları satarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ıstıraptan dehşete düşecekler. uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar.
les marchands de ces choses, qui se sont enrichis par elle, se tiendront éloignés, dans la crainte de son tourment; ils pleureront et seront dans le deuil,

midyanlı tüccarlar oradan geçerken, kardeşleri yusufu kuyudan çekip çıkardılar, yirmi gümüşe İsmaililere sattılar. İsmaililer yusufu mısıra götürdüler.
au passage des marchands madianites, ils tirèrent et firent remonter joseph hors de la citerne; et ils le vendirent pour vingt sicles d`argent aux ismaélites, qui l`emmenèrent en Égypte.

birleşik krallık’taki iki şeker üreticisi ve iki şeker tüccarı, şeker pazarında fiyatlarıartırmak için anlaşmalı bir strateji benimsemişlerdir.
deux producteurs de sucre et deux négociants en sucre au royaume-uni avaientadopté une stratégie concertée d’augmentation des prix sur les marchés dusucre.