Je was op zoek naar: bırakalım (Turks - Koreaans)

bırakalım bunları.
다음 얘기로 넘어가요

bırakalım gelsinler!
오라고 해!

baş başa bırakalım sizi.
개인적인 시간을 좀 드리도록 하죠.

olayı arkamızda bırakalım.
그냥 흘려보내자구.

biz de bırakalım. pekâlâ.
우리도 갈 거에요

- evini serbest bırakalım.
이러다 건물을 날려버리겠어!

- bırakalım da fıkrayı bitirsin.
일단 농담을 끝까지 들어 보자.

- hadi, bırakalım da anne uyusun.
자, 엄마 주무셔야 한다고 했지. 바비: 알았어요, 엄마.

- ah, doğru. bırakalım ölsün.
그럼 죽게 놔두죠 뭐

bu adamı bırakalım, avukat bey.
let this one go, counselor. 이번 건은 묵과하겠습니다. 변호인

- rick, bırakalım da doktorlar konuşsun.
무슨 일이 있었는지 말씀드리는 거잖아, 마이클

bu zevksiz meseleleri bırakalım artık.
저속한 이야기는 이쯤 하고.

bana göre efendim onları geride bırakalım.
전 반댑니다 우리 전쟁이 아녜요

bırakalım, uyuşturucu ticaretinin peşinden gitsin.
그 여자가 마약 얘길 꺼내길 기다리자고

biraz alıp gerisini bırakalım, tamam mı?
좋아, 조금만 가져가고, 나머지는 놔두자. 알았지?

kahrolası adamı burada bırakalım. bir şey var.
저 늙은이 버리고 여길 뜨자

- bu anlamsız konuşmayı bırakalım, ne dersin?
말도 안 되는 얘긴 그만 하도록 하지

bırakalım gitsin. Şu an kontrat hakkında konuşmayalım.
마셔, 지금 계약서 얘긴 하지 않도록 하지

"deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi.
제정신이 아닌 시인을 위하 여 우리의 신들을 포기해야 되느 뇨 라고 그들은 말했더라

bize ihtiyacı yoksa bırakalım kendi başının çaresine baksın.
끼어들지 말라니 그냥 가시죠