Je was op zoek naar: yükseldiğini (Turks - Lithouws)

meydan okuyanlar arenaya girerken heyecanın yükseldiğini duyabiliyorsunuz.
iššūkio autorius žengia arenos link... galite girdėti, kaip ošia žiūrovai.

onunla olmayı o kadar çok istedim ki kendimin de yukarıya yükseldiğini hissettim.
taip norėjau būti su juo kad mano siela pakilo su jo siela.

Öyle ki ne kadar yükseldiğini görürseniz kişisel, sosyal ve çevresel bütünlük bakımından o kadar kötüsü gerçekleşir.
ir daugiau jūs matote tai, blogesni daiktai tampa... dėl asmeninis, socialinis... ir aplinkos vientisumas.

gücün elektrik akımı gibi içimde yükseldiğini hissedebiliyorum. aklın ya da bedenin başarabileceği her şeyi yapacak güce sahibim.
jaučiu, kaip mane užplūsta jėga, kaip elektros srovė, daranti mano sielą ir kūną visagalius.

pusuya yatmış olanların kenti ele geçirdiğini, kentten dumanlar yükseldiğini gören yeşu ile yanındaki İsrailliler, geri dönüp ay halkına saldırdılar.
jozuė ir jo kariuomenė, pamatę, kad buvę pasaloje užėmė miestą ir jį padegė, atsigręžė ir puolė ajo karius.

İşte bu nedenle herhangi bir ülkede gayri safi yurtiçi hasılanın yükseldiğini her gördüğünüzde ihtiyaçlardaki gerçek veya yapay bir artışa şahit oluyorsunuz... tanımlarsak, bir ihtiyaç verimsizlikten doğar.
ir tai yra kodėl kiekvieną kartą jūs matote bet kokios šalies bendrasis vidaus produkto kilimą... jūs liudijate būtinybės padidėjimą... ar tikras ar išrastas... ir iš esmės, būtinybė yra įdiegta neefektyvume.

İsa halka şunları da söyledi: ‹‹batıda bir bulutun yükseldiğini görünce siz hemen, ‹sağanak geliyor› diyorsunuz, ve öyle oluyor.
jėzus pasakė ir minioms: “matydami debesį, kylantį vakaruose, tuoj pat sakote: ‘ateina lietus’, ir taip atsitinka.

- yükseldiğimizi söyle.
-sakyk, kad kylam.