Je was op zoek naar: bağışlayacağım (Turks - Noors)

kiliseye bağışlayacağım.
jeg vil gi det til kirken.

bağışlayacağım papa cenapları.
-det gjør jeg, deres hellighet.

- senin neyini bağışlayacağım?
hva skal jeg gi deg forlatelse for?

- neyse, onu kiliseye bağışlayacağım.
- samme det. kirken skal ha det.

İhtiyacı olan birine bağışlayacağım herhâlde.
jeg kommer nok til å donere den.

baba bunun için seni nasıl bağışlayacağım?
far... hvordan skal jeg noensinne kunne tilgi deg for dette?

ve bu yüzden bu yüzden seni bağışlayacağım.
og for det for det har jeg kommet for å tilgi deg.

bu yaptığından dolayı onu nasıl bağışlayacağım?
-hvordan kan jeg tilgi ham dette?

parayı ver dersem vereceksin ve hayatını bağışlayacağım.
du gir meg penga! og håper at jeg viser nåde!

Çünkü suçlarını bağışlayacağım, günahlarını artık anmayacağım.› ››
for jeg vil være nådig mot deres urettferdigheter og ikke mere komme deres synder i hu.

kuzeybatı tarafındaki sırttan gitiğini görürsem, kızın hayatını bağışlayacağım.
ser jeg deg ri over fjellryggen mot nordvest sparer jeg jenta! du får fem minutter!

- pekala, pekala, size dileklerinizi bağışlayacağım, ama birtalep listem var.
jeg skal oppfylle ønskene deres, men jeg stiller visse krav.

ama evimi ulusal rahibeler derneği'ne bağışlayacağım. param da kızıma gidecek.
men huset mitt går til nonnene, og pengene til min datter.

o da demiş ki, "bu sefer karaciğerimi bağışlayacağım. ama sadece karaciğerimi değil.
han sier, "denne gangen vil jeg donere leveren... men ikke bare leveren.

İbrahime, İshaka verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım.››
og det land som jeg gav abraham og isak, det vil jeg gi dig; og din ætt efter dig vil jeg gi landet.

onları bana karşı işledikleri bütün günahlardan arındıracak, bana karşı işledikleri günahları da isyanlarını da bağışlayacağım.
og jeg vil rense dem fra all deres misgjerning, hvormed de har syndet mot mig, og jeg vil forlate alle deres misgjerninger, hvormed de har syndet og forbrutt sig mot mig.

rab, ‹‹eğer sodomda elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım›› diye karşılık verdi.
da sa herren: dersom jeg i byen sodoma finner femti rettferdige, da vil jeg spare hele byen for deres skyld.

" yargı gününde, kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da o'dur."
som jeg inderlig håper vil tilgi meg mine feiltrinn på dommens dag.