Je was op zoek naar: tutuklatmış (Turks - Portugees)

ama bracken onu yalnızca tutuklatmış.
mas o bracken só o prendeu.

meğer scott geçen yıl toni'yi tutuklatmış.
afinal, o scott fez a toni ser presa o ano passado.

ve bu alçak herif ders vermek için onu tutuklatmış.
e o idiota mandou-o prender para lhe dar uma lição.

jill'i tutuklatmış. lanet olası bebeğimin annesi o.
É a mãe do raio do meu filho.

georgia'lı bir savcı hustler sattığı için bayileri tutuklatmış.
um promotor público da georgia prendeu os que vendem a hustler.

siz, adalet yerini bulsun diye kendi kızını tutuklatmış olan bir başkanısınız.
você é a presidente que mandou prender a própria filha em vez de ver justiça por aplicar.

birinin onu öldürmeye çalıştığını iddia etmiş bu yüzden korunmak için kasten kendisini tutuklatmış.
ele disse que alguém estava a tentar matá-lo, então, para se proteger, foi preso de propósito.

hirodes, kardeşi filipusun karısı hirodiya yüzünden yahyayı tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı.
pois herodes havia prendido a joão, e, maniatando-o, o guardara no cárcere, por causa de herodias, mulher de seu irmão felipe;

- aslında kendini tutuklattı. - nasıl yani?
- na verdade, ele é que facilitei.