Je was op zoek naar: yükümlülükleri (Turks - Servisch)

fakat bu anlaşmanın bazı yükümlülükleri de var.
ono takođe donosi određene obaveze.

"nato ailesinin bir parçasıysak, sorumlulukları ve yükümlülükleri hissetmek zorundayız.
"ako smo deo [nato] porodice, moramo da osećamo odgovornosti i obaveze.

sekerinska: makedonya anlaşmanın getirdiği yükümlülükleri düzenli olarak yerine getiriyor.
Šekerinska: makedonija redovno ispunjava uslove predviđene sporazumom.

karar, bulgaristan'ın gelecek ab üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri doğrultusunda alındı.
to će biti urađeno u skladu sa obavezama koje proizlaze iz budućeg članstva bugarske u eu.

avrupalı yetkililer bh makamlarını ülkenin uluslararası yükümlülükleri çerçevesinde kararı uygulamaları gerektiği konusunda uyardılar.
evropski zvaničnici su upozorili vlasti bih da moraju da sprovode presudu u sklopu međunarodnih obaveza zemlje.

kostov: makedonya hükümeti, Çerçeve anlaşmasının daha kapsamlı uygulanması için anayasal yükümlülükleri yerine getiriyor.
kostov: makedonska vlada ispunjava ustavne obaveze za dalje sprovođenje ohridskog sporazuma.

görüşmelerde romanya'daki siyasi durum ve ülkenin ab'ye karşı üyelik sonrası yükümlülükleri ele alındı.
razgovori su bili fokusirani na političku situaciju u rumuniji i postprijemne obaveze zemlje prema eu.

"ab'nin, üyelik müzakerelerini sürdürme yönünde yasal yükümlülüğü var."
eu ima pravnu obavezu da nastavi razgovore o pridruživanju“.