Je was op zoek naar: dayanamadığını (Turks - Slovaaks)

ona dayanamadığını sanıyordum.
myslela som si, že ju nemôžeš vystáť.

dayanamadığını söyledi. yani...
povedal, že to neunesie.

klasiklere dayanamadığını biliyorum.
klasiku nevylepšia. - poď, ľahni.

jordan sana dayanamadığını söyledi.
jordan hovorila ako ťa nemôže vystáť.

..artık buna dayanamadığını söyledi.
a potom povedala, že to už ďalej neznesie.

artık daha fazla dayanamadığını söyledi.
povedala, že sa s tým nemôže zmieriť.

o nota bakınca dayanamadığını düşünmüştük sadece.
jediné, čo si môžme o tom myslieť je niečo v tom zmysle, že to nemohla zvládnuť.

eve döndüğünü ve karısının ona bakmaya bile dayanamadığını anlattı mı?
a potom sa vrátil domov k žene, ktorá sa naňho nemohla ani len pozrieť.

herkesin kendisini yuva yıkan birisi olarak düşünmesine dayanamadığını söyledi.
povedala nám, že už viac neznesie, aby si o nej všetci mysleli, že rozvracia rodiny.

hep canlı hayvanların tadına dayanamadığını söyler. arada bir dışarı çıkar ve oburca insan kanıyla beslenir.
hovoril že mu niekedy nestačí zvieracie mäso tak ho to občas chytilo a vyrazil si zaloviť ľudí.

bunu duyduğum iyi oldu çünkü lee'nin yeni xo'sunun üstündeki baskıya dayanamadığını düşünmek istemiyorum.
pretože by som si nerada myslela, že leeho nový výkonný nedokáže zvládnuť tlak.

acıya dayanamadığı sırada bile..
marek ona sa za celý čas neozvala...