Je was op zoek naar: balıkçılar (Turks - Spaans)

İsa, gölün kıyısında iki tekne gördü. balıkçılar teknelerinden inmiş ağlarını yıkıyorlardı.
y vio dos barcas que estaban a la orilla del lago. los pescadores habían salido de ellas y estaban lavando sus redes

onlara, ‹‹ardımdan gelin›› dedi, ‹‹sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım.››
y les dijo: "venid en pos de mí, y os haré pescadores de hombres.

İsa onlara, ‹‹ardımdan gelin›› dedi, ‹‹sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım.››
jesús les dijo: "venid en pos de mí, y os haré pescadores de hombres.

raporda, aşırı avlanma, filolardaki aşırı kapasite, yüksek sübvansiyonlar, düşük ekonomik dayanıklılık ve avrupalı balıkçılar tarafından yakalanan balıkların biyokütlesindeki düşüş dile getirilmiştir.
en él se reconocían la sobrepesca, el exceso de capacidad de la flota pesquera, las fuertes subvenciones, la baja capacidad de resiliencia económica y el descenso de la biomasa de los peces capturados por los pescadores europeos.

irmak kıyısı boyunca balıkçılar duracak; eyn-gediden eyn- eglayime dek ağ gerecek yerler olacak. akdenizdeki gibi çok sayıda balık çeşidi olacak.
y sucederá que junto a él habrá pescadores, y desde en-guedi hasta en-eglaim será un tendedero de redes. sus peces, según sus especies, serán tan numerosos como los peces del mar grande

"gemi, denizde çalışan yoksul (balıkçı)lara aitti. gemiyi kusurlu yapmak istedim; zira peşlerinde, tüm gemileri zorla ele geçiren bir kral vardı."
en cuanto a la nave, pertenecía a unos pobres que trabajaban en el mar y yo quise averiarla, pues detrás de ellos venía un rey que se apoderaba por la fuerza de todas las naves.