Você procurou por: molitve (Croata - Turco)

time se završavaju molitve jišajeva sina davida.
İşay oğlu davut'un duaları burada bitiyor.

ljubim jahvu jer èuje vapaj molitve moje:
Çünkü o feryadımı duyar.

ti molitve uslišuješ. svaka pÓut dolazi k tebi
ama sen isyanlarımızı bağışlarsın.

no bog me uslišio: obazro se na glas molitve moje.
kulak verdi duamın sesine.

usta od molitve, doðe uèenicima i naðe ih snene od žalosti
İsa duadan kalkıp öğrencilerin yanına dönünce onları üzüntüden uyumuş buldu.

ti mu ispuni želju srca, ne odbi molitve usana njegovih.
başına saf altından taç koydun.

ovom odredbom bila bi dopustena mjesta za molitve u stambenim zgradama.
söz konusu madde, apartmanlarda mescit yapılmasını öngörüyordu.

radikalne muslimanske skupine održavale su podnevne molitve prosvjedujući protiv daljnje izgradnje.
radikal müslüman gruplar inşaatın devamını protesto etmek için öğle namazları kıldılar.

neki su palili izraelske i američke zastave i držali pogrebne molitve za žrtve u gazi.
bazıları İsrail ve abd bayraklarını yakarak gazze'de ölenler için cenaze namazı kıldılar.

molitve za medicinare čitane su u nedjelju na božićnim liturgijama u svim bugarskim pravoslavnim crkvama.
pazar günü bütün bulgar ortodoks kiliselerinde düzenlenen noel ayinlerinde sağlık görevlileri için dualar edildi.

u turskoj se u petak nakon molitve više tisuća građana okupilo ispred džamija diljem zemlje.
türkiye'de, binlerce kişi cuma namazından sonra camilerin önünde gösteri düzenledi.

jahve, zorom glas mi veæ èuješ, zorom ti veæ lijem molitve u nadi èekajuæ'.
kötülük senin yanında barınmaz.

noću, nakon molitve ljudi se mnogo više posvećuju jedni drugima; druže se i zajedno večeraju.
geceleri, namazdan sonra, insanlar kendilerini birbirlerine çok daha fazla adar, sosyalleşir ve birlikte yemek yerler.

tek nakon večernje molitve može se jesti ili piti", izjavila je za setimes sena, žena iz banja luke.
sadece akşam namazından sonra yenilip içilebiliyor." dedi.

oni se svakog petka okupljaju na ulicama ispred kamene džamije u blizini parlamenta, a njihove javne molitve oblik su prosvjeda.
her cuma, insanlar parlamento yakınlarındaki taş cami önünde toplanıyor ve bir protesto biçimi olarak açık havada namaz kılıyorlar.

da bi izbjegli bilo kakav loš utjecaj, vjernici se nakon molitve trebaju vratiti u vlastite domove drugim putem od onog kojim su došli u džamiju.
herhangi bir kötü etkiden kaçınmak için, namazdan sonra eve farklı bir yoldan gitmek gerekiyor.

poznati su po atipičnom načinu molitve, kratkim hlačama i dugim bradama - sve ih ovo čini bližim srednjeistočnim negoli europskim muslimanima.
alışılmışın dışında bir dua etme şekilleri, kısa pantolonları ve uzun sakaları var. tüm bu uygulamalar, avrupalı müslümanların aksine, ortadoğu'daki müslümanların belirgin özellikleri.

unatoč što mu je zabranjeno, ramadani nastavlja organizirati molitve u isa-begovoj džamiji u skoplju, i nudi hranu na zemljištu džamije.
yasaklanmasına rağmen, ramazani Üsküp'teki İsa bey camii'nde dualar düzenlemeye devam ediyor camide yiyecek dağıtıyor.

kaže im: "pisamo je: dom æe se moj zvati dom molitve, a vi od njega èinite peæinu razbojnièku."
onlara şöyle dedi: ‹‹ ‹evime dua evi denecek› diye yazılmıştır. ama siz onu haydut inine çevirdiniz!››

"ramazan za mene znači činjenje dobrih djela, život u skladu s bogom i susjedima, a to je najlakše razumjeti nakon što svoje molitve ujedinimo zajedničkim iftarom.
bratunac'lı vahidin haydareviç, "benim için ramazan iyilik yapmak, tanrı'nın buyurduğu gibi yaşamak ve komşuluk demek. bunu idrak etmenin en kolay yolu ise birlikte namaz kılıp iftar yapmak.