Você procurou por: prijateljem (Croata - Turco)

s prijateljem ti si prijatelj, poštenu poštenjem uzvraæaš.
eğriye eğri davranırsın.

sada, kaže orhan, ankara može smatrati sebe prijateljem libijskog naroda.
orhan, ankara'nın artık kendisini libya halkının bir dostu olarak görebileceğini söylüyor.

sarkozyev prethodnik, predsjednik jacques chirac, smatran je prijateljem turske.
sarkozy'nin öncülü cumhurbaşkanı jacques chirac türkiye'nin dostu olarak görülüyordu.

ulazak u prag predstavljao je prilično olakšanje, jer sam se konačno susreo sa svojim prijateljem i normalno smo porazgovarali uz nekoliko pića.
prag’a giriş yapmak benim için büyük bir rahatlama oldu, çünkü nihayet arkadaşımla buluşup birkaç içki içerek sohbet etme fırsatı bulabildim.

osobno, žao mi je što neću više raditi s bliskim partnerom i prijateljem", kazao je jessen-petersen.
Şahsen, yakın bir ortak ve dostla artık birlikte çalışamayacak olmaktan üzüntü duyuyorum," dedi.

43-godišnji slovenski ronilac damjan pesek krenuo je s prijateljem u podvodni ribolov u uvali mala smokova, u blizini otoka visa.
damjan pesek adlı 43 yaşındaki sloven dalıcı, arkadaşı mala smokova ile birlikte vis adası yakınlarında zıpkınla balık avlamaya gitti.

a abšalom upita hušaja: "je li to tvoja vjernost prema tvome prijatelju? zašto nisi otišao sa svojim prijateljem?"
avşalom huşaya, ‹‹dostuna bağlılığın bu mu? neden dostunla gitmedin?›› diye sordu.

prije no što sam napustio latviju, s još nekoliko sati tranzita u pragu na povratku i pomiješanih osjećaja nakon prekograničnog susreta s prijateljem, odlučio sam zvati veleposlanstvo republike Češke u rigi i zatražiti tranzitnu vizu.
letonya’dan ayrılmadan önce, geri dönüş yolunda prag’da transit geçiş için saatlerce bekleyeceğimi ve arkadaşımla sınırda yaptığım görüşmenin bende yarattığı karmaşık duyguları düşününce, riga’daki Çek cumhuriyeti büyükelçiliğini arayıp transit vizesi başvurusunda bulunmaya karar verdim.

dugo vremena poslije toga umre Šuina kæi, judina žena. kad je prošlo vrijeme žalosti, juda ode, zajedno sa svojim prijateljem adulamcem hirom, u timnu da striže svoje ovce.
uzun süre sonra Şuanın kızı olan yahudanın karısı öldü. yahuda yası bittikten sonra arkadaşı adullamlı hirayla birlikte timnaya, sürüsünü kırkanların yanına gitti.

i dalje ponekad radim kao učiteljica, ali sam uglavnom zauzeta pisanjem i nevladinom udrugom the ideas partnership, koju sam osnovala sa svojim partnerom i našim zajedničkim prijateljem kako bismo radili na projektima iz obrazovanja, zaštite životnog okoliša i kulturnog nasljeđa na kosovu.
biraz öğretmenlik yaptım ama daha çok yazmak ve ortağım ve arkadaşımızla kosova'da eğitim, çevre ve kültür mirası projelerinde çalışmak üzere kurduğum ideas partnership adlı stk ile meşgul oldum.

u prvim intervjuima koje je dao nakon što je koncem prošlog tjedna prihvaćeno njegovo imenovanje, stanković je kazao kako nije imao kontakt s mladićem -- nekadašnjim navodno bliskim prijateljem -- od 1999. godine.
geçen hafta sonuna doğru onaylanan atamasından bu yana verdiği ilk demeçlerde stankoviç, bildirildiğine göre eski bir arkadaşı olan mladiç ile 1999 yılından beri temas kurmadığını belirtti.

prema tiryaki, aktivnosti ciparskih grka na području energetike i vojne suradnje – posebice s izraelom, nekadašnjim prijateljem turske - ne ukazuju na ozračje pomirenja već samo oslikavaju želju za trajnom podjelom, a ne za zajedničkom državom s ciparskim turcima.
tiryaki’ye göre, kıbrıslı rumların enerji ve -özellikle de türkiye’nin bir zamanlar dostu olan İsrail’le- askeri işbirliği alanlarındaki faaliyetleri, uzlaşmacı bir görüntü sergilemiyor ve kıbrıslı türklerle ortak bir devlet kurma arzusundan daha çok, daimi bir bölünme yönünde bir talebe karşılık geliyor.