Você procurou por: mandare (Italiano - Turco)

non mandare a capo
sayfaya sığdırma kapalı

nessun file da mandare al fax.
fakslanacak dosya yok.

%1 ti vuole mandare un file
% 1 size dosya göndermek istiyor

numero di telefono cui mandare il fax
fakslanacak telefon numarası

file da mandare via fax (aggiunto all' elenco dei file)
fakslanacak dosya

vuoi mandare un aggiornamento di stato all' organizzatore di questa attività?
bu görev için organizer' e durum güncellemesi göndermek istiyor musunuz?

in quel tempo il signore cominciò a mandare contro giuda rezin re di aram e pekach figlio di romelia
rab işte o günlerde aram kralı resinle İsrail kralı remalya oğlu pekahı yahuda üzerine göndermeye başladı.

il testo di identificazione del browser da mandare ai siti che visiti. puoi personalizzarla utilizzando le opzioni qui sotto.
bu tarama sürerken uzaktaki sitelere gönderilen öntanımlı tanımlamadır. bunu aşağıdaki işaret kutularnıı kullanarak değiştirebilirsiniz.

allora i discepoli si accordarono, ciascuno secondo quello che possedeva, di mandare un soccorso ai fratelli abitanti nella giudea
Öğrenciler, her biri kendi gücü oranında, yahudiyede yaşayan kardeşlere gönderilmek üzere yardım toplamayı kararlaştırdılar.

il testo di identificazione del browser da mandare ai siti che visiti. utilizza le opzioni che ti vengono fornite per personalizzare il testo.
gezdiğiniz sitelere gönderilen tarayıcı tanımlaması metni. Özelleştirmek için seçenekleri kullanın.

non mandare richieste di cancellazione o iscrizione direttamente alla mailing list! usa invece l' indirizzo di richieste alla lista.
Üye olma veya üyelikten çıkma taleplerinizi doğrudan listeye değil, list- request' e (liste- talep) gönderin!

e fa parte dei suoi segni mandare i venti come nunzi per farvi gustare la sua misericordia e far navigare la nave al suo comando, sì che possiate procurarvi la sua grazia.
rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık isteyip kazanmanız o'nun âyetlerindendir.

forse preferite vedere un contadino rumeno lavorare in gran bretagna, sostenere di essere povero e mandare tutti i suoi soldi al suo paese per costruirsi una villa!
romanyalı bir çiftçinin İngiltere'de çalışmasını, fakirlikten yakınırken kazandığı bütün parayı ülkesine bir köşk inşa etmek için göndermesini mi tercih edersiniz?

decidi se mandare un messaggio di posta elettronica al partecipante selezionato nella lista in alto per chiedere conferma della partecipazione. @option: check
yukarıdaki listeden seçilen katılımcıya, katılımcıdan katılımla ilgili bir yanıt talep edilmesi için, bir e- postanın gönderilip gönderilmeyeceğini düzenler. @ option: check

seleziona per usare l' indirizzo di posta impostato nelle impostazioni di sistema di kde per mandare una copia riservata te stesso. @info/ plain
kde denetim masasındaki e- posta adresinizi bcc e- postalar için kullanmak istiyorsanız bunu seçin. @ info/ plain

l' url selezionata non può essere verificata perché contiene una password. mandare questa url a %1 metterebbe a rischio la sicurezza di %2.
seçili url onaylanamıyor, çünkü bir parola içeriyor. bu url' yi% 1 adresine göndermek% 2 adresinin güvenliğini tehlikeye atar.

davide disse ai capi dei leviti di mandare i loro fratelli, i cantori con gli strumenti musicali, arpe, cetre e cembali, perché, levando la loro voce, facessero udire i suoni di gioia
davut levili önderlere, kardeşlerinden çenk, lir ve zil gibi çalgılar eşliğinde yüksek sesle sevinçli ezgiler okuyacak ezgiciler atamalarını söyledi.

devi specificare l' indirizzo del mittente per mandare avvisi per posta. @info/ plain kmail folder name: this should be translated the same as in kmail
e- posta alarmlarını çalıştırabilmek için bir 'kimden' e- posta adresi yapılandırılmalıdır. @ info/ plain kmail folder name: this should be translated the same as in kmail

di': “egli vi può mandare un castigo dall'alto o da sotto i vostri piedi o confondervi con le divisioni, facendovi provare la violenza degli uni sugli altri”.
de ki: "allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter."