Вы искали: varmak (Турецкий - Хорватский)

varmak
stići

Şimdilik anlaşmaya varmak için çalışacağız.
u međuvremenu, radit ćemo na postizanju sporazuma ...

lider, "buraya varmak için çok çalıştık.
"naporno smo radili kako bi postigli takav rezultat.

bunun olması için de uzlaşmaya varmak zorundayız."
da bi se to dogodilo, moramo postići kompromis"

anlaşmaya varmak için koşullar hiç olmadığı kadar elverişli.
uvjeti za postizanje sporazuma nikad nisu bili povoljniji.

setimes: sizce hükümetle anlaşmaya varmak mümkün mü?
setimes: mislite li da je moguće doći do sporazuma s vladom?

hükümet, amacının imf ile bir standby veya kredi düzenlemesine varmak olduğunu söylüyor.
vlada je priopćila kako je njezin cilj postizanje stand-by ili kreditnog aranžmana sa mmf-om.

denetim kanıtlarının, denetim amaçları konusunda sonuçlara varmak üzere bir araya getirilmesi.
obrada revizijskih dokaza u svrhu donoþenja zakljuｲaka u svezi s ciljevima revizije.

bakanlar, asya piyasalarının pazartesi günü açılmasından önce bir anlaşmaya varmak için zamana karşı yarıştılar.
oni su se utrkivali s vremenom kako bi postigli sporazum prije otvaranja azijskih tržišta u ponedjeljak.

Ülkede yapılan 28 kasım genel seçimleri sonrasında anlaşmaya varmak içni bir aydan uzun müzakerelerde bulunuldu.
nakon općih izbora u zemlji 28. studenog bilo je potrebno više od mjesec dana pregovora do postizanja sporazuma.

rusmaili, "İddialar ne olursa olsun, acele ve asılsız sonuçlara varmak için kullanılmamalıdır.
"ma kakve tvrdnje bile, ne bi ih trebalo koristiti za donošenje preuranjenih ili neutemeljenih zaključaka.

başkan, "zirveye ulaştığınızda, etrafa bakıp yaşadığınız şeyin farkına varmak harika bir duygu.
"kada stignete na vrh fantastičan je osjećaj pogledati oko sebe i shvatiti kroz što ste sve prošli.

fakat bugüne kadar, etnik açıdan bölünmüş durumdaki ülkede ihtiyaç duyulan değişiklikler üzerinde uzlaşmaya varmak henüz mümkün olmadı.
međutim, postizanje kompromisa o potrebnim izmjenama u toj etnički podijeljenoj zemlji do sada se pokazalo kao nemoguće.

gazetecilere verdiği demeçte vukceviç, "bunun gibi bir savaş suçunda karara varmak kolay değil." dedi.
"nije lako doći do presude za takav ratni zločin", izjavio je vukčević novinarima.

bosna-hersek başbakanı ülkesinin ab ile vizesiz rejim konusunda anlaşmaya varmak için gereken bütün şartları yerine getirmeye kararlı olduğunu söyledi.
premijer bosne i hercegovine kaže kako je njegova zemlja odlučna ispuniti sve uvjete za postizanje sporazuma o slobodnom viznom režimu s eu.

feller, "tam olarak ne olduğu ve neden olduğu konusunda ön sonuçlara varmak için çok erken." diye de vurguladı.
"prerano je izvlačiti prve zaključke o tome što se doista dogodilo i zašto", istaknuo je feller.

her halükârda makedonya'daki siyasi liderlerin, önümüzdeki seçimlerin uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını garanti altına alacak bir reform paketi üzerinde fikir birliğine varmak durumunda.
u svakom slučaju, politički lideri makedonije morat će postići konsenzus oko paketa reformi koji jamči da će predstojeći izbori udovoljiti međunarodnim standardima.

ancak makedonya'nın ab ve nato üyelik umutları artarken, her iki taraf da karşılıklı olarak kabul edilebilecek bir uzlaşmaya varmak için iş siyasi sermayeden biraz ödün vermek üzere baskı görebilir.
međutim, s obzirom na izglede za prijam makedonije u članstvo eu i nato-a, koji se naziru, obje strane će biti pod pritiskom da žrtvuju nešto domaćeg političkog kapitala kako bi postigle uzajamno prihvatljiv kompromis.

recepi, cooper'ın yapabileceği tek şeyin, cefta çerçevesi kapsamında ticari karşılıklılık konusunda anlaşmaya varmak amacıyla belgrad-priştine diyaloğunu hızlandırmak olduğunu söyledi.
jedino što cooper može učiniti, rekao je, jest pokušati ubrzati dijalog beograda i prištine u cilju postizanja sporazuma o trgovinskom reciprocitetu u okviru cefta-e.

unmik ile sırp hükümetinin önerilerinin birbirini “tamamlayıcı” nitelikte olduğunu ifade eden jessen-petersen, uzlaşmaya varmak için hala zaman olduğunu da sözlerine ekledi.
prijedlozi unmik-a i srbijanske vlade su “podudarni”, ukazao je jessen-petersen, dodajući kako još uvijek ima vremena za postizanje kompromisa.