You searched for: by the likes for you (Engelska - Turkiska)

the likes unto pearls hidden.
saklı inciler gibi,

i'd like for you to go.
gitmenizi istiyorum.

and if ye turn away, he will substitute for you another people, and then they will not be the likes of you.
eğer o'ndan yüz çevirirseniz sizi ortadan kaldırır, sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir.

i'd like for you to picture it in your mind.
kafanızda bir resim çizmenizi istiyorum

the one who believed said: 'i fear for you the like of the day of the confederates my nation,
o iman etmiş olan kimse de: "ey kavmim! doğrusu ben sizin hakkınızda ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."

the one who had believed said, “o my people, i fear for you the like of the day of the confederates.
o iman etmiş olan kimse de: "ey kavmim! doğrusu ben sizin hakkınızda ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."

the like of the hidden pearls:
saklı inciler gibi,

what would that look like for society?
bu, toplum icin nasil olurdu peki?

if we wished, we could produce the like.
"İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz.

like for the hamburger, we just cut the damn barbecue.
hamburger gibi mesela, sadece lanet barbeküyü kestik.

but the man of belief said: "o my people, what i fear for you is the like of what befell the communities (of old).
o iman etmiş olan kimse de: "ey kavmim! doğrusu ben sizin hakkınızda ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."

and he who believed said: o my people! surely i fear for you the like of what befell the parties:
o iman etmiş olan kimse de: "ey kavmim! doğrusu ben sizin hakkınızda ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."

"what would you like for lunch?" "it doesn't matter, whatever you've got."
"Öğle yemeği için ne istiyorsun?""sorun değil, her neyin varsa."

well we need a neural interface, a way to connect to our nervous system or our thought processes so that it's intuitive, it's natural, like for you and i.
sinirsel bir arayüze ihtiyacımız vardı, sinir sistemimize ya da düşünce mekanizmamıza bağlanacak bir yol bulmalıydık ki kolların kontrolü doğal olsun, sizde ve bende olduğu gibi.

i remember asking a nine-year-old boy, i asked a nine-year-old boy, "what would life be like for you, if you didn't have to adhere to this man box?"
9 yaşındaki bir oğlan çocuğuna sormuştum. 9 yaşındaki bir çocuğa sordum, "eğer bu erkek kutusuna girmen gerekmeseydi hayat senin için nasıl olurdu?"