You searched for: connotation (Engelska - Turkiska)

connotation
konotasyon

"at the same time, this project has a negative symbolic connotation.
“Öte yandan, projenin olumsuz bir sembolik iması da olacak.

hence the political connotation, not just a symbolic one," he said.
bu yüzden de sadece sembolik değil, siyasi bir anlama da sahiptir." dedi.

john a. hobson and lenin added a more theoretical macroeconomic connotation to the term.
liberal john a. hobson ve marksist lenin bu kavrama daha teorik ve makro ekonomik anlam eklemişlerdir.

he explained that the rotation is related to better police functioning and that the rotation in the north has no political connotation.
maliki, rotasyonun polis teşkilatının daha iyi işlemesiyle ilgili olduğunu ve kuzeydeki rotasyonun hiçbir siyasi çağrışımı olmadığını belirtti.

in that connotation, i think that for the first time in more than ten years, this issue has become very serious.
bu açıdan, meselenin on yıldan uzun bir süredir ilk defa çok ciddi bir hale geldiğini düşünüyorum.

i can't believe that directors of public institutions can talk like this and not realise such political connotation," dacic said.
kamu kurumlarının müdürlerinin bu şekilde konuşup, bu tür siyasi çağrışımların farkında olmamasına inanamıyorum." dedi.

it lacks the strong connotation that there's definitely no god, and it could therefore easily be embraced by teapot or tooth fairy agnostics.
bu söz, tanrı inancını tamamen reddetmeyi çağrıştırmaz; ve bu sayede demlik veya diş perisi bilinemezcileri tarafından rahatça kabul görür.

now, this gives a real meaning to the term "blind faith," which doesn't have the same negative connotation for me that it does for other people.
hani "kör inanç" var ya... aslında benim için bu sözün çağrıştırdığı anlam diğer insanlardaki gibi olumsuz değil.

and when we think of arkansas we tend to have pretty negative connotations.
arkansas hakkında düşününce epey kötü çağrışımlarımız oluyor.