Att försöka lära sig översätta från mänskliga översättningsexempel.
Från professionella översättare, företag, webbsidor och fritt tillgängliga översättningsdatabaser.
talks between zagreb and ljubljana have hit an apparent dead end, and mutual tensions seem to be rising.
zagreb ile ljubljana arasındaki görüşmeler bariz bir çıkmaza girdi ve karşılıklı gerginliklerin arttığı gözleniyor.
one of the strongest statements came from eu enlargement commissioner olli rehn, who said in february that reforms have come to a dead end.
en güçlü açıklamalardan biri, Şubat ayında reformların çıkmaza girdiğini söyleyen ab genişleme komiseri olli rehn'den geldi.
dead end clamps shall be suitable for use at the terminal poles, section poles and at road crossings to carry the tension at the line.
kör uç kelepçeleri, hattaki gerilmeyi taşımak üzere terminal direkleri, kesit direkleri ve yol geçişlerindeki kullanıma uygun olacaktır.
a flexible bail in stainless steel must ensure the link between the body and the fixing device (dead end hook).
paslanmaz çelik içindeki esnek halka, gövde sabitleme cihazı (kör uç kancası) arasındaki bağlantıyı sağlamalıdır.
concluding, i believe that, with the introduction of the kodak easyshare v570, kodak have ventured on to a path that is not necessarily a dead-end.
sonuç olarak kodak, easyshare v570 modeli ile sonunu hep birlikte göreceğimiz bir alanda iddialı bir çıkış gerçekleştirmiş durumda.
so cancer could be thought of as a strange, short-lived, self-destructive life form -- an evolutionary dead end.
bu nedenle kanser tuhaf, kısa ömürlü, kendi kendine zarar veren bir yaşam formu olarak düşünülebilir -- evrimsel bir çıkmaz.
after five years of dead-end political negotiations, bosnia and herzegovina's ruling parties agreed earlier this month to conduct a national census, scheduled for april 2013.
beş yıl sonra çıkmaza giren siyasi müzakerelerin ardından, bosna-hersek'in iktidar partileri ay başında, nisan 2013'te bir ulusal nüfus sayımı düzenlemeye karar verdi.
aktar explains that the akp was consulted by people who know nothing about the kurdish people and the region, which led the government to believe "if we jail this formation, the remaining ones are the good kurds; we would solve this matter with them." but this approach brought the matter to a dead end because it underestimated the organisational strength of the kurdish movement, according to aktar.
akp'ye danışmanlık yapanların, kürt meselesi ve bölge hakkında hiçbir şey bilmediklerini ve bunun sonucunda da hükümetin, "biz bu yapıyı cezaevine alırsak bunun dışında kalan kürtler iyi kürtlerdir, biz bu meseleyi onlarla çözeriz" şeklinde bir fikre kapıldığını belirten aktar, bu yaklaşımın, konuyu çıkmaza soktuğunu, zira kürt hareketinin örgütsel gücünün hafife alındığını düşünüyor.