You searched for: delicacies (Engelska - Turkiska)

they are delicacies.
bunlar birer lezzet.

sudhir kekre remembers the eid food delicacies:
ramazan bayramında yiyeceklerle ilgili anılarını hatırlıyor:

a new world of mouth watering delicacies were introduced.
Özellikle yeni tatlar haydarabad'la eşleştirilmiş oldu.

and here you see me enjoying a meal with caterpillars, locusts, bee pupae -- delicacies.
burada da beni tırtıl, çekirge ve arı ile tatlandırılmış bir yemeği yerken görüyorsunuz.

for all nations have drunk of the wine of the wrath of her fornication, and the kings of the earth have committed fornication with her, and the merchants of the earth are waxed rich through the abundance of her delicacies.
Çünkü bütün uluslar azgın fuhşunun şarabından içtiler. dünya kralları da onunla fuhuş yaptılar. dünya tüccarları onun aşırı sefahatiyle zenginleştiler.››

blowfish is a delicacy in japan.
kirpi balığı japonya'da nefis bir yiyecektir.