You searched for: facto (Engelska - Turkiska)

facto
de facto

de facto
defacto

adventure facto
esrarlı online

de facto landmines.
her yer mayınlanmış.

kosovo is a state, de facto and de jure.
kosova, fiili ve meşru bir devlettir.

de facto recognition of states, rather than de jure, is rare.
devletlerin "de jure" değil de "de facto" tanınması enderdir.

powell says us-bulgarian relationship very close, de facto alliance
powell, abd-bulgaristan İlişkisini son derece yakın ve de facto bir İttifak olarak niteledi

at worst, they say, it could amount to a de facto partition.
en kötüsü, bunun fiili bölünme sayılabileceği görüşünü savunuyorlar.

the seven nations have already acted as de facto nato allies on many occasions.
yedi ülke pek çok durumda zaten fiilen nato müttefiki olarak hareket etmişti.

moldova lost de facto control of transnistria in 1992, in the wake of the war of transnistria.
moldova 1992'de fiilen transdinyester'de kontrolü kaybetti ve sonrasında transdinyester savaşı gerçekleşti.

*"beyond sovereignty: de facto transnationalism in immigration policy", in eds.
* "beyond sovereignty: de facto transnationalism in immigration policy", in eds.

its de facto population, according to the population and housing census of 2009, was 44,080.
merkezi narın şehridir== nüfusu ==İlçenin nüfusu 44 080 insan (2009 sayımlarına göre)'dir.

a low absorption capacity could, paradoxically, turn a new member country into a de facto net donor.
düşük bir kaynak kullanma kapasitesi, yeni üye bir ülkeyi çelişkili bir şekilde fiilen net bir bağışçıya dönüştürebilir.

so the premise of blue zones: if we can find the we can come up with a de facto formula for longevity.
dolayısıyla, mavi bölgeleri araştırmaktaki amacımız şu: uzun yaşam için bir formül de ortaya koyabiliriz.

according to the indictment, he exercised both formal and de facto power over the land and naval forces under his command.
İddianameye göre koramiral, komutası altındaki deniz kuvvetleri üzerinde hem resmi hem de fiili emir yetkisine sahipti.

formally still part of serbia, kosovo has been a de facto un protectorate since the end of the 1998-1999 conflict.
resmi olarak sırbistan'ın bir parçası olan kosova, 1998-1999 ihtilafının sona ermesinden bu yana fiilen bm himayesinde varlığını sürdürüyor.

while technically still part of serbia, kosovo has been a de facto un protectorate since the end of the 1998-1999 conflict.
kosova, teknik açıdan hala sırbistan'ın bir parçası olmasına rağmen, 1998-1999 ihtilafının sona ermesinden bu yana fiili bir bm protektorası olarak varlığını sürdürüyor.

while legally still part of serbia, kosovo has been a de facto un protectorate since the end of the 1998-1999 conflict in the province.
kosova, hukuki açıdan hala sırbistan'ın bir parçası olmakla birlikte, eyalette yaşanan 1998-1999 ihtilafının sona ermesinden bu yana fiilen bm himayesinde varlığını sürdürüyor.

while formally part of serbia, kosovo has been run as a de facto un protectorate since 1999, when nato action forced the regime of slobodan milosevic to withdraw from the province.
resmi olarak sırbistan'ın bir parçası olmasına karşın kosova, nato harekatı sonrasında slobodan miloseviç'in eyaletten geri çekilmek zorunda kaldığı 1999 yılından beri fiili olarak bir bm protektorası olarak yönetiliyor.

while technically part of serbia-montenegro, kosovo has been a de facto un protectorate since the end of the 1998-1999 conflict there.
kosova, teknik anlamda sırbistan-karadağ'ın bir parçası olmasına karşın eyaletteki 1998-1999 ihtilafından bu yana fiilen bir bm protektorası olarak varlığını sürdürüyor.