You searched for: he does not have a cake (Engelska - Turkiska)

he does not have to do this.
o, bunu yapmak zorunda değildir.

he does not know.
o bilmiyor.

does not have a practical component.
daha sonra bu dersin öğretmeni olur.

he does not like cats.
o kedileri sevmez.

he does not like tennis.
o, tenisten hoşlanmaz.

besides, he does not have abundant wealth."
biz hükümdarlığa ondan daha layıkız, ona bol mal da verilmemiştir."

she does not have much money.
onun çok parası yoktur.

“so he does not have any friend here this day.”
"bu sebeple burada bugün onun bir acıyanı yoktur."

so, this does not have any sensors.
bunun hiç sensörleri yok.

"rtk does not have ethnic divisions.
arnavut program editörü mentor shala, “rtk’de etnik ayrılıklar yok.

this platform does not have a third party encrypted layer.
bu platform, şifrelenmiş bir üçüncü taraf katmanına sahip deĞİldİr.

until measured, a particle does not have a physical position.
Ölçülene kadar, parçacığın fiziksel bir konumu yoktur.

she made me a cake.
bana bir pasta yaptı.

how could he have a son when he does not have a companion and he created all things?
eşi bulunmasına imkan yokken oğlu nasıl olabilir?

let's make a cake.
pasta yapalım.

i was baking a cake.
kek pişiriyordum.

he does not have power over those who believe and place their trust in their lord.
aslında iman edip rab'lerine güvenen ve dayananlar üzerinde onun bir nüfuzu yoktur.

how could he have a son when he does not have a companion and he created all things? and he is, of all things, knowing.
o'nun nasıl çocuğu olabilir ki? kendisinin bir eşi yoktur, herşeyi o yaratmıştır ve o, herşeyi bilendir.