You searched for: i am glad to make your acquaintance (Engelska - Turkiska)

i am glad to hear of your success.
başarını duyduğuma memnun oldum.

i am glad to help you.
sana yardım ettiğime memnun oldum.

i am very glad to hear of your success.
başarını duyduğuma çok memnun oldum.

i am glad to be with you.
seninle birlikte olduğuma memnunum.

i am glad to help you whenever you need me.
herne zaman yardıma ihtiyacın olursa yardım etmekten mutluluk duyarım.

i am going to make him a serious offer.
ona ciddi bir teklif yapacağım.

i am glad that you have succeeded.
başardığına memnun oldum.

i am glad that you have returned safe.
sağ salim geri döndüğüne memnunum.

i am glad you are in my life kiss you
iyi ki hayatimdasin

i am glad i did not buy such a thing.
böyle bir şey almadığım için memnunum.

he said: verily i am going to make thee a leader unto mankind.
(o zaman allah İbrahim'e): "seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi.

i was very glad to see goldie hawn, because i had an apology to make to her.
goldie hawn'ı gördüğüm için çok memnun oldum, çünkü ona özür diledim.

and all you need is time and money to make your spectrograph.
tüm ihtiyacın olan, iyi bir spektrograf yapmak için gerekli zaman ve para.

a flash card program to make your review process more efficient
gözden geçirme sürecünüzü daha etkin kılmak için bir hatırlatma kartı uygulaması

and so you're bound to make your new drug look better.
böyle yaparsanız, yeni ilacın daha iyi görülmesi kaçınılmaz olacaktır.

(say:) "i am not a guardian over you (to make you understand)."
(sen de ki:) “ben sizin üzerinizde bekçi değilim.” [22,46]

i lost my eldest son – but i am glad of it ... now is gone.
yaşamının son 10 yılında siyasetle çok ilgilenmeyen ii.

so, i'm really interested in you learning how to make your own puzzles as well as just me creating them.
kendi yaratma hevesim kadar sizlerinde onu yaratmayı öğrenmeniz için çok hevesliyim.

"the mission is going according to plan and i am glad to see that our coalition partners are also satisfied."
misyon, planlandığı şekilde sürüyor. koalisyon ortaklarımızın da durumdan memnun olmasına sevindim" dedi.

and i am glad for your sakes that i was not there, to the intent ye may believe; nevertheless let us go unto him.
‹‹İman edesiniz diye, orada bulunmadığıma sizin için seviniyorum. Şimdi onun yanına gidelim.››