You searched for: i want to learn the way you cut or slice (Engelska - Turkiska)

i want to learn.
Öğrenmek istiyorum.

i want to learn french.
fransızca öğrenmek istiyorum.

i want to learn how to ski.
ben kayak yapmayı öğrenmek istiyorum.

i want to learn chinese next year.
gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.

i want to learn how to speak french.
nasıl fransızca konuşacağımı öğrenmek istiyorum.

i go to school because i want to learn.
okula gidiyorum çünkü öğrenmek istiyorum.

i want to learn to speak hawaiian, so i can impress my girlfriend.
havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.

french is too hard, so i don't think i want to learn it.
fransızca çok zor, bu yüzden öğrenmek istediğimi sanmıyorum.

for the closing thought, i want to take you all the way back to my parents coming to canada.
kapanış için, sizleri ailemin kanada'ya gelişine geri götürmek istiyorum.

the message i want to convey is the need for national unification on the way towards europe," lambridis said.
vermek istediğim mesaj, avrupa yolunda ulusal birliğe duyulan ihtiyaçtır." dedi.

and i knew, right then, at age six, that is an animal that i want to learn more about. so i did.
ve o anda, 6 yaşımda, anladım ki bu hayvan hakkında daha çok bilmek istiyordum. Öyle de yaptım.

if customer wants to learn this, if smr repeated that i want to learn real panel speed, we can share this information.
müşteri bunu öğrenmek istediğinde öncelikle smr eğer ki gerçek panel hızını öğrenmek istiyorum diye tekrarlarsa soruyu bu bilgiyi verebiliyoruz.

and i want to argue that we are living through and are right at the key moment of a change in the way ideas are created and spread and implemented.
ve bizler şu an tam olarak da fikirlerin yaratılma, yayılma ve kabul görme şekillerinin değiştiği kilit zamanlarda yaşıyoruz.

and the second is about some new dimension which i want to refer to, which has never quite happened in the way it's happening now.
ve ikincisi yeni bir boyutla ilgili ki buna değinmek istiyorum hiç bir zaman bu şekliyle yaşanmadı

and the way we do it is, we do it in workshops, and we bring people who want to learn digital workflow and storytelling, and have them work with the kids.
Şu şekilde yapıyoruz, çalıştaylar haline getiriyoruz, ve dijital akışı ve hikaye anlatıcılığını öğrenmek isteyen insanları bir araya getiriyoruz, ve onlara çocuklarla çalışmayı öğretiyoruz.

the world is gonna judge you no matter what you do, so live your life the way you want to..
ne yaparsan yap dünya seni yargılayacak

the lesson that i ultimately learned from my tattoo and that i want to leave you with today is this: we need to learn to love the flawed, imperfect things that we create and to forgive ourselves for creating them.
dövmemden aldığım nihai ders, ve ben bugün bunu söyledikten sonra yanınızdan ayrılacağım şöyle: yarattığımız bozuk, kusurlu şeyleri sevmeliyiz ve onları yarattığımız için kendimizi affetmeliyiz.

and for the way in which i'm going to present the data, i want to thank ted community superstar hans rosling, who you may have just seen.
İkinci olarak; sunumumu şekillendirmemde bana yol gösteren ted topluluğunun superstarı hans rosling'e teşekkür etmek istiyorum.

and so what i want to talk about today is trying to take these ideas that we've seen in the musical culture and try to bring these towards reinventing the way we think about writing books, using them and teaching from them.
dolayısıyla bugün konuşmak istediğim, müzik kültüründe gördüğümüz bu fikirleri alıp, kitap yazmakla ve öğretimde kullanmakla ilgili düşüncelerimizi yeniden keşfetmekte kullanmaya çalışmak.

so if you want to understand the action of drugs, you want to understand how they're acting in the ways you want them to, and also in the ways you don't want them to.
bu durumda, ilaçların etkilerini anlamak istiyorsanız neden istediğiniz şekilde etki gösterdiklerini ve göstermediklerini anlamanız gerekir.