You searched for: i was transformed into a bear magically (Engelska - Turkiska)

the albanian capital was transformed into a capital of activism.
arnavut başkenti bir eylemcilik başkentine dönüştü.

i was afraid of being put into a closet.
bir dolaba konulmaktan korkuyordum.

it was transformed into a general secretariat and absorbed by the interior ministry.
bakanlık bir genel sekreterliğe dönüştürülerek içişleri bakanlığına dahil edildi.

i was able to morph the culture into a non-sporulating form.
sonunda kültürü biçimlendirmiş ve spor üretmeyen bir şekle sokmuştum.

i was wrapped in ice and then eventually put into a drug-induced coma.
beni buzların içerisine koymuşlar sonra da ilaca bağlı bir komaya girmişim.

a year later it was transformed into sfor, tasked with stabilising peace in the country.
bundan bir yıl sonra birlik, ülkede istikrarı sağlayıcı olarak görev yapacak sfor gücüne dönüştü.

yet, there i was -- chk, chk, chk -- tucking into a big old steak.
buna rağmen, ben, büyük bir bifteği bitirmek üzereydim.

in october 2004, the office was transformed into the national roma agency, led by a president with the rank of state secretary.
ekim 2004’te bu büro, devlet bakanı statüsündeki bir başkan tarafından yönetilen ulusal roman temsilciliğine dönüştürüldü.

as it has been transformed into a museum, the nebojsa tower now boasts exhibitions on four levels.
Şimdilerde müzeye dönüştürülen nebojsa kulesinin dört katında da sergiler var.

after franco's death, spain was transformed into a democratic constitutional monarchy, ratified by a new constitution in 1978.
franco'nun ölümünün ardından 1978'de İspanya'da demokratik parlamenter monarşi kuruldu ve yeni bir anayasa kabul edildi.

and i was privileged because i was born into a family, my father would always encourage the boys and the girls.
ve ben şanslıydım çünkü babamın oğulları ve kızlarını her zaman teşvik ettiği bir aile içinde büyüdüm.

during the period known as the "ancien régime", france transformed into a centralized absolute monarchy.
ancien régime olarak bilinen dönemde, fransa merkezi bir mutlak monarşi ile yönetilmeye başlanmıştır.

it was transformed into the pop song "it's all in the game" in 1951 when carl sigman added lyrics.
1951 yılında bu pop şarkısı carl sigman'ın da sözleri eklendiğinde ismi "it's all in the game" olarak değiştirmiştir.

"a paradise island has been transformed into a hell," prime minister jens stoltenberg told a press conference on saturday.
başbakan jens stoltenberg cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında, "bir cennet adası cehenneme döndü." dedi.

and there were times when i was actually so desperate i would just, you know, walk into a room and just go like, "eric!"
bir aralar o kadar ümitsizdim ki bir yere girip "eric" diye sesleniyordum.

it takes away any material you don't need and it actually garners flexure too, so -- i was going to break into a dance then.
ihtiyaciniz olmayan materyali cikartiyor ve aslinda ekolarak esneklik depoluyor, yani -- ozaman birden dans etmeye baslayacaktim.

callisto was then turned into a bear, as hesiod had told it:"...but afterwards, when she was already with child, was seen bathing and so discovered.
hera buna da öfkelenir ve deniz tanrıları okeanos ile tethys'ten, yıldıza dönüşmüş olan ayının bir daha asla deniz sularında yıkanamamasını ister.

i was born into a family of politically active, there was this equation in my family that went something like this: if you are intelligent, you therefore are not spiritual.
politik açıdan aktif, entelektüel ve ateist bir aile içinde şöyle bir denklem vardı: akıllı biriysen ruhani hayatla bir ilişkin olması mümkün değildir.

a monument commemorating soviet army victims in world war ii was transformed into a colourful depiction of modern-day cartoon characters this month, only to be returned to its original look by outraged activists and government officials a couple of days later.
2. dünya savaşı'ndaki sovyet ordusu kurbanları anısına dikilmiş bir heykel, birkaç hafta önce günümüz çizgi film karakterlerinin renkli bir tasvirine dönüştürülürken, kızgın aktivistler ve hükümet yetkilileri tarafından eski haline ancak birkaç gün sonra döndürülebildi.

and they should make sure that when you walk into a museum -- if i was a museum curator, i would make a room for love, a room for generosity.
bir müzeye girdiğinizde, bir müze küratörü olsaydım, aşk için, cometlik için birer oda yapardım.