You searched for: misunderstanding (Engelska - Turkiska)

it was all just a misunderstanding.
hepsi tamamen yanlış anlamaydı.

how did this misunderstanding ever arise?
bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?

there appears to be a misunderstanding.
bir yanlış anlama var gibi görünüyor.

it seems that there was a misunderstanding.
bir yanlış anlaşılma olduğu görülüyor.

i think there has been some misunderstanding here.
ben burada bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum.

i don't want there to be any misunderstanding.
herhangi bir yanlış anlama olmasını istemiyorum.

where there is a misunderstanding as to the terms of the contract.
alman medeni kanunu (bgb) §311, bu sorumluluğu düzenlemektedir.

he says that this misunderstanding on details of the agreement is the fault of the eu.
miftari, anlaşmanın ayrıntılarıyla ilgili bu yanlış anlamaların ab'nin hatası olduğunu ileri sürdü.

and it's vice versa, and it helps stop problems of misunderstanding and stereotypes from happening.
ve tam tersi de, bu yanlış anlaşılma ve kilişelerle ilgili problemleri engellemeye yardım eder.

subsequent statements by cabinet ministers and government spokesmen removed any misunderstanding about the spectre of snap elections.
kabine bakanları ve hükümet sözcülerinin sonraki açıklamaları ivedi seçim olasılığıyla ilgili her türlü yanlış anlamayı ortadan kaldırdı.

now that both sides are in a conflict over the elections, this misunderstanding just enforces the rhetoric," miftari said.
Şimdi her iki taraf da seçimler yüzünden ihtilafta ve bu yanlış anlama da söylemleri güçlendiriyor." dedi.

however, authorities eventually discovered that the report had been "a misunderstanding" involving a cable sent by the captain.
ancak yetkililer bir süre sonra, haberin kaptan tarafından çekilmiş bir telgraftan doğan bir "yanlış anlama" olduğunu anladılar.

eu ambassador to macedonia erwan fouere appeared in parliament to apologise for any misunderstanding and went on to praise the government for preparing an action plan to address the areas specified for improvement.
ab'nin makedonya büyükelçisi ervan fuere, parlamentoya hitaben yaptığı konuşmada, olası bir yanlış anlama nedeniyle özür diledi ve iyileştirme beklenen alanları ele almak üzere bir eylem planı hazırlayan hükümetten övgüyle bahsetti.

se times: do you think that the misunderstanding in the eu concerning iraq will have an impact on the success of eu forces that have been deployed to macedonia?
se times: sizce avrupa birliği'nde, irak'la ilgili anlaşmazlıkların, makedonya'da konuşlandırılan ab güçlerinin başarısı üzerinde bir etkisi olacak mı?

first, there's the name issue with greece; secondly, the misunderstanding with kosovo leaders and provisional institutions over demarcation of the border.
İlk olarak yunanistan'la bir isim sorunu ve ikinci olarak da kosova'lı liderlerin ve geçici kurumların, sınırın çizilmesine ilişkin yanlış anlamaları söz konusu.

"i have received clarification and i have been reassured that there has been a misunderstanding and serbia is by no means contemplating any use of force or military action," rehn told reporters.
gazetecilere verdiği demeçte rehn, "bir yanlış anlama olduğu ve sırbistan'ın hiçbir şekilde kuvvet kullanımı veya askeri müdahale düşünmediğine dair açıklama ve güvence verildi." dedi.

and the minute he got there, he said he took one look at the place, asked to see the psychiatrist, said, "there's been a terrible misunderstanding.
oraya gelir gelmez şöyle bir bakıp psikiatristi görmek istemiş ve ona "ortada çok önemli bir yanlış anlaşılma var.

and we did not send before you any messenger or prophet except that when he spoke [or recited], satan threw into it [some misunderstanding].
(ey muhammed!) biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şüpheler karıştırmasın.

"clearly the original words could have been better chosen and could have avoided any potential misunderstanding, which was all the more important given the timing and of course the location of their pronouncement," butler said.
butler, "kullanıldıkları yeri ve zamanı göz önünde bulundurursak, şüphesiz ki söz konusu kelimeler daha dikkatli bir şekilde seçilebilir ve böylelikle olası yanlış anlamalar önlenebilirdi," dedi.