You searched for: once he had decided to do that (Engelska - Turkiska)

he did what he had to do.
yapması gerekeni yaptı.

he isn't able to do that.
o, onu yapamaz.

and so what i decided to do.
ve ''tamam bunu hakkında

he had a lot of things to do.
onun yapılacak çok şeyi vardı.

i didn't know he had decided to leave his job.
onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.

how dare you to do that
paano maglakas-loob mong gawin na

god is able to do that.
[47,38; 35,16-17]

who wants to do that?
bunu kim yapmak istiyor?

i'd like to do that.
onu yapmak istiyorum.

allah is able to do that.
[47,38; 35,16-17]

why do i have to do that?
niçin onu yapmak zorundayım.

i didn't mean to do that.
onu yapmak istemedim.

would you be able to do that?
bunu yapabilir misiniz?

and it's natural to do that.
ve bunu yapmak doğal bir şey.

are we ready to do that? yes?
bunu yapmaya hazır mıyız? evet mi?

that's who can afford to do that.
bunu sağlayabilecek olan insanlar.

he contacted officers securing his house, telling them he had decided to turn himself in.
evini gözetim altında tutan polislerle temasa geçen zanlı teslim olmak istediğini söyledi.

i can't bring myself to do that.
onu yapmak için kendimi ikna edemiyorum.

following an extraordinary session on tuesday, the government said it had decided to disband the unit.
salı günü olağanüstü gündemle toplanan bakanlar kurulu'ndan yapılan açıklamada, söz konusu askerî birimin dağıtılması kararı alındığı ifade edildi.

by the end of september, the italian and french communist parties had decided to set up a column.
eylül ayı sonunda İtalyan ve fransız komünist partileri bir birlik kurmaya karar verdiler.