You searched for: opposed (Engelska - Turkiska)

he opposed the plan.
o plana karşı çıktı.

both parties opposed war.
her iki taraf savaşa karşı çıktı.

john kerry opposed this idea.
john kerry, bu fikre karşı çıktı.

he is opposed to the new plan.
o, yeni plana karşı.

six opposed it, and 74 abstained.
altı temsilci aleyhte oy kullanırken, 74 temsilci çekimser kaldı.

i'm opposed to what he said.
onun söylediğine karşıyım.

both men opposed the war in vietnam.
her iki adam vietnam'da savaşa karşı çıktı.

he's opposed to racial discrimination.
irksal ayrımcılığa karşı çıktı.

my friend is opposed to my opinion.
arkadaşım fikrime karşı.

is technology diametrically opposed to nature?
teknoloji tamamen doğaya karşı mı?

he condemned those who opposed his policies.
onun politikalarına karşı olanları mahkum etti.

that is because they opposed god and his messenger.
bu söylenenler, onların allah'a ve resulüne karşı gelmelerinden ötürüdür.

mary opposed her son's decision to get married.
mary oğlunun evlenme kararına karşı çıktı.

belgrade, however, remains strongly opposed to independence.
ancak belgrad bağımsızlığa şiddetle karşı tutumunu sürdürüyor.

i'm sorry, but i am opposed to this project.
Üzgünüm ama ben bu projeye karşıyım.

the proposal was opposed by 33 lawmakers, while two abstained.
Öneri 33 milletvekili tarafından reddedilirken, iki vekil çekimser kaldı.

belgrade and kosovo serbs remain opposed to that move however.
ancak belgrad ve kosovalı sırplar bu harekete karşı çıkmaya devam ediyorlar.

although maiorescu was initially opposed, caragiale eventually received the post.
maiorescu başlangıçta karşı çıksa da, caragiale sonunda bu konumu elde etti.

yugoslavia supported his application, but all other communist countries opposed it.
yugoslavya bu başvuruyu desteklerken diğer komünist ülkeler karşı tarafta yer aldılar.

alexander ivanko, spokesman for unmik, said the mission opposed dividing kosovo.
unmik sözcüsü alexander ivanko, misyonun kosova'nın bölünmesine karşı olduğunu söyledi.