You searched for: pleasure is all mine (Engelska - Turkiska)

the pleasure is mine.
o zevk bana ait.

that is all.
hepsi o kadar.

is all-day
eğer tüm gün ise

accept all mine
benimkilerin tümünü benimse

this is all true.
hepsi doğru.

what is all this?
bütün bu nedir?

they're all mine.
onların hepsi benim.

her only pleasure is listening to music.
onun tek zevki müzik dinlemektir.

he is all-compassionate.
[17,32; 23,7]

that one is all yours.
o tamamen senindir.

allah is all-mighty.
ama kim tekrarlarsa, allah ondan öç alacaktır.

it is all about passion.
bu tamamen tutkuyla ilgili.

indeed he is all-mighty.
ancak, onların kalplerini allah uzlaştırdı.

indeed, he is all-clement.
o, tevbeleri sürekli kabul edendir.

this is all natural. this is all natural.
ve tüm bunlar doğal. bu tamamen doğal.

for it is a fire that consumeth to destruction, and would root out all mine increase.
bütün ürünümü kökünden kavururdu.

guilty pleasure is the second studio album by american recording artist ashley tisdale.
guilty pleasure , amerikalı şarkıcı ashley tisdale'in ikinci stüdyo albümü.

this sinful pleasure is a fresh triumph for lynch, and one of the best films of a sorry-ass year.
bu günahkar mutluluk lynch için taze bir başarı ve sıkıntılı bir yılda yapılmış en iyi filmlerden biri demek.

but, if you look at the characteristics of those two, pleasure is contingent upon time, upon its object, upon the place.
ama bu ikisinin özelliklerine bakarsak, zevk; zamana, nesneye ve yere bağlıdır.

maybe one of the most heartening findings from the psychology of pleasure is there's more to looking good than your physical appearance.
hazzın psikolojisiyle ilgili en cesaret verici bulgulardan birisi güzel görünmede fiziksel görünümünüzden fazla bir şeyler olduğudur.