You searched for: sidelined (Engelska - Turkiska)

reform has been sidelined.
reform süreci bir kenara bırakıldı.

a key figure in kosovo politics is sidelined until his war crimes case is resolved.
kosova siyasetinin önde gelen isimlerinden biri, hakkındaki savaş suçları davası sonuçlanana dek açığa alındı.

"all of a sudden turkey found itself in a position to be sidelined and marginalised by france," he said.
kut, "türkiye bir anda kendisini fransa tarafından kenara atılmış ve marjinalleştirilmiş bir konumda buldu.

when the armed conflict with serbia broke out in 1998, rugova was sidelined by the rebel kosovo liberation army, as many ethnic albanians considered him too passive.
1998 yılında sırbistan ile silahlı çatışmalar patlak verdiğinde, isyancı kosova kurtuluş ordusu rugova'nın yanında yer alırken pek çok etnik arnavut da onu fazla pasif buluyordu.

==illness and death==leavitt worked sporadically during her time at harvard, often sidelined by health problems and family obligations.
==hastalığı ve Ölümü==belli aralıklarla harvard’da çalışan leavitt, aynı zamanda sağlık sorunları ve aile meseleleri ile uğraşmak durumunda kalmıştır.

government critics claim that judges, police officers and politicians from the milosevic times are regaining influence, while reformers, who helped topple his regime in 2000, have been sidelined.
hükümeti eleştirenler, miloseviç döneminden kalma hakimler, polis memurları ve siyasilerin yenide nüfuz kazanmakta olduğunu, 2000 yılında rejimin devrilmesine yardımcı olan reformcların ise kenara itildiğini iddia ediyorlar.

in the process, we, the african people, have been sidelined from the policy-making, policy-orientation, and policy- implementation process in our countries.
süreç içerisinde, biz, afrika toplumu ülkelerimizdeki politika oluşturulması, politik yönlendirme ve politik uygulama süreçlerinden dışlanmış olduk.