You searched for: there is so many stereotypes (Engelska - Turkiska)

there is so many things that -- light.
o kadar çok şey var ki-- işık.

it's emotional. there is so many interests.
duygusal. İşin içinde pek çok çıkar var.

there were so many things new to me.
bana yabancı çok şey vardı.

oh my! there's so many of you.
aman tanrım! ne kadar büyük bir topluluk.

"there are not so many jobs from now on.
bir sürü gazete kapatılıyor.

there are so many people at this concert.
bu konserde çok insan var.

it's political. there is so many parties to this project.
politik. bu projede yer alan birçok taraf var.

there is so much information; what do you do?
bu kadar bilgi var; ne yaparsınız?

"there have been so many lies and so much manipulation.
tokaca, "Çok yalan söylendi, çok manipülasyon yapıldı.

i cannot understand how can there be so many concessions.
nasıl bu kadar çok izin verilebilir, anlamıyorum.

can you explain why there is so little being said?
bu konuda neden bu kadar az şey söylendiğini açıklayabilir misiniz?

there are so many other people sharing their stories.
Öykülerini paylaşan pek çok insan var.

there's so many things we can do with this right now.
bununla şu anda yapabileceğimiz birçok şey var.

there is so many interests. there's money. there's political power.
pek çok çıkar var. para. politik güç.

i have so many ideas.
Çok sayıda fikrim var.

so many people are there.
pek çok insan orada.

so many men, so many minds.
Çok sayıda insan çok sayıda akıl.

jh: so many forces there.
jh: Çok fazla kuvvet etkileşim halinde.

and we open up so many more possibilities.
ve çok fazla olasılığa da açık kapı bırakmış olacağız.

for so many years we have fed on aid.
uzun yıllardır yardımlarla gereksinimlerimizi karşıladık.