You searched for: wealthier (Engelska - Turkiska)

you're going to make them a lot wealthier.
onları çok daha varlıklı yapacaksın.

the wealthier a family, the larger the house.
daha zengin bir aile, daha geniş bir eve.

you get wealthier faster if you are healthy first.
eger baslangicta saglikliysaniz daha cabuk zenginlesirsiniz

and so as people get healthier, they also get wealthier.
ve insanlar sağlıklarına kavuştukça, onlar da zenginleşiyor.

this kind of system was widely used in wealthier homes.
bu sistem üst sınıfların evlerinde yaygın olarak kullanıldı.

in 1382 the wealthier classes crushed the seeds of rebellion.
in 1382 the wealthier classes crushed the seeds of rebellion.

many firms are competing for the wealthier segment of the market.
pazarın daha zengin sektörü için çok sayıda firma yarışıyor.

in addition to an earlier retirement, parliamentarians will also enjoy a wealthier one.
milletvekilleri hem daha erken hem de daha zengin bir emekliliğe kavuşacaklar.

like in europe, the wealthier homes had a separate building which served for cooking.
avrupa’daki gibi, üst sınıfların evleri yemek pişirme işi için ayrı bir odaya sahiptiler.

by the 19th century, the wealthier jews were merchants in cloth, silk, sulfur, and resins.
19. yüzyılda varlıklı yahudiler; giysi, ipek, kükürt ve reçine ticareti yapmaktaydı.

gas was more expensive than coal, though, and thus the new technology was first installed in the wealthier homes.
gaz kömürden daha pahalı olduğu için, bu yeni teknoloji önce burjuvaların evlerinde kullanıldı.

those seeking asylum in wealthier eu nations are putting their balkan home countries at risk of losing their visa-free regime status.
daha zengin ab ülkelerine sığınmayı düşünenler balkanlar'daki vatanlarını vizesiz rejim statüsünü kaybetme riskine atıyorlar.

he said to his friend, as he conversed with him, “i am wealthier than you, and greater in manpower.”
arkadaşiyle konuşurken ona; "ben malca senden zenginim, adamca da senden güçlüyüm." dedi.

younger viewers are considered more attractive for many products, whereas in some cases older and wealthier audiences are desired, or female audiences are desired over males.
Çoğu ürün için genç izleyiciler daha tercih edilir, ama bazı durumlarda daha yaşlı ve varlıklı izleyiciler, veya erkek yerine kadın izleyiciler tercih nedeni olabilir.

and so he had fruit in abundance. while conversing with his companion, he said, "i am wealthier than you are, and have a bigger following!"
daha başka da gelirleri vardı da konuşurken arkadaşına dedi ki: ben malca da senden üstünüm, evlat ve ayalce de.

if the census results show that people have become wealthier compared to the last census, and that there are vast differences in housing among individuals, then, danilovic thinks, the government could change tax policy.
daniloviç'e göre sayım sonuçları, insanların bir önceki sayım dönemine göre daha varlıklı hale geldiklerini ve ev sahibi olan bireylerin sayısında ciddi bir fark olduğunu ortaya koyarsa, hükümet vergi politikasında değişikliğe gidebilir.

and a final thing: when you place a value on things like health, love, sex and other things, and learn to place a material value on what you've previously discounted for being merely intangible, a thing not seen, you realize you're much, much wealthier than you ever imagined.
ve son olarak: sağlık, aşk, seks ve bunun gibi şeylere değer verdiğiniz zaman ve daha önce neredeyse değerli olan gözükmeyen şeylere daha az önem verdiğinizde farkına varacaksınız ki hayal ettiğinizden çok daha refaha kavuşmuş haldesiniz.