You searched for: with everyone (Engelska - Turkiska)

let's play baseball with everyone.
herkesle beyzbol oynayalım.

totoro makes friends with everyone.
totoro herkesle arkadaşlık yapar.

he's friendly with everyone in his class.
o, sınıfındaki herkese karşı samimidir.

i want to dwell in that light with you and with everyone.
bu ışıkta sizle ve herkesle zaman geçirmek istiyorum.

peace with everyone -- war on organised crime," tadic said.
herkesle barış, organize suçla savaş." dedi.

you have to do it. africans have to do it, in conjunction with everyone else.
bunu yapmak zorundasiniz. afrikalalilar bunu yapmak zorunda digerlerinin yardimiyla.

and then i was there on september 11th, and i stood in the streets with everyone.
daha sonra 11 eylül'de de oradaydım ve herkesle birlikte sokaktaydım.

the project did not require much cash, and with everyone working together the job was done quickly.
proje çok fazla para gerektirmemişti ve herkes birlikte çalışınca işler hızlıca tamamlandı.

macedonia's decision to recognise ramadan-bayram did not sit well with everyone, however.
fakat makedonya'nın ramazan bayramı'nı tanıma kararı herkese uymadı.

so i'm really grateful for this opportunity to share this message again, with everyone at ted.
bu mesajı ted'deki herkesle tekrar paylaşabilme fırsatını bulduğum için minnettarım.

the end of the game was near and the tension was peaking, with everyone carefully watching each pass and attempt at a goal.
maçın sonu yaklaşıyor ve herkesin her pası ve gol girişimini dikkatle izlemesiyle gerginlik artıyordu.

today, with everyone from businesspeople to high school students making use of sophisticated cell phone technology, his prediction rings true.
bugün, iş adamlarından lise öğrencilerine kadar herkesin karmaşık cep telefonu teknolojisini kullandığı düşünülürse, kehaneti tutmuş oluyor.

my mental faculties remained in suspended animation while i obeyed the orders of the higher-ups. this is typical with everyone in the military.
yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. bu, orduda herkeste karakteristiktir.

and moses said, “even if you are ungrateful, together with everyone on earth—god is in no need, worthy of praise.”
(sözüne devam ederek:) “eğer,” dedi mûsâ, “siz ve dünyada bulunan herkes kâfir olsa, bilesiniz ki, allah'ın hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her türlü övgüye lâyıktır.” [39, 7; 64,6]

but he then sent an open letter to the media at the weekend, saying he was only reflecting on possible scenarios for the future and that he was ready to discuss the matter with everyone in bih who considers rs an equal partner.
ancak daha sonra hafta sonu basına gönderdiği bir açık mektupta başbakan, geleceğe yönelik olası senaryolardan sadece bir tanesini yansıttığını ve bu konuyu bh'de sc'yi eşit bir ortak olarak kabul eden herkesle tartışmaya hazır olduğunu söyledi.

personally, i got along and hung out with everyone, even better with the albanians, but now, when i think about it carefully, they were mostly albanians from albania and macedonia.
ben zaten herkesle iyi geçinen ve anlaşan bir yapıya sahibim. hatta arnavutlar'la daha bile iyi anlaşıyorum. ancak şöyle de bir gerçek var ki, üsteki arnavutlar'ın çoğu arnavutluk ve makedonya'dandı. kosovalı arnavutlar'la anlaşmak zordu.

"corruption hurts the economy, society and the quality of democracy", he said, adding that the ruling party is open to co-operation with everyone.
"yolsuzluk ekonomiye, topluma ve demokrasinin kalitesine zarar vermektedir," diyen karamanlis, iktidar partisinin herkesle işbirliği yapmaya açık olduğunu da sözlerine ekledi.