You searched for: remplissent (Franska - Turkiska)

ceux qui remplissent leur engagement envers allah et ne violent pas le pacte,
onlar allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar.

c`est par la science que les chambres se remplissent de tous les biens précieux et agréables.
her türlü değerli, güzel eşyayla dolar.

car ceux qui remplissent convenablement leur ministère s`acquièrent un rang honorable, et une grande assurance dans la foi en jésus christ.
görevlerini iyi yapanlar, kendileri için iyi bir yer edinir, mesih İsaya imanda büyük cesaret kazanırlar.

même en enregistrant en jpeg en faible qualité, au fur et à mesure que l'on prend des photos, les cartes se remplissent toujours très vite.
raw formattaki çekimlerde jpeg bir versiyon da oluşturulduğundan bellek kartının dolması uzun sürmeyecektir.

en fonction des développements de la criminalité, le conseil des ministres peut adopterune décision européenne identifiant d’autres domaines de criminalité qui remplissent lescritères visés au présent paragraphe.
2.yargıların ve adli kararların karşılıklıtanınmasının ve sınır ötesi bir boyutasahip cezai konularda polis ve adli işbirliğinin kolaylaştırılmasıiçin, avrupa çerçeve yasa-larıaşağıdakilere ilişkin asgari kurallarıbelirler: a)Üye devletler arasında kanıtların karşılıklıkabul edilebilirliği; b) bireylerin cezai prosedürdeki hakları;c)suç kurbanlarının hakları;d)bakanlar konseyi’nin önceden bir avrupa kararıyla belirlediği diğertüm özel cezai prosedür konuları.

en ce jour-là, je châtierai tous ceux qui sautent par-dessus le seuil, ceux qui remplissent de violence et de fraude la maison de leur maître.
o gün cezalandıracağım. (bkz. 1sa.5:4-5).

les nations apprennent ta honte, et tes cris remplissent la terre, car les guerriers chancellent l`un sur l`autre, ils tombent tous ensemble.
İkisi birlikte yere seriliyor.››

6.les États membres qui remplissent des critères de capacités militaires plusélevés et qui ont souscrit entre eux des engagements plus contraignants en cette matièreen vue des missions les plus exigeantes, établissent une coopération structurée dans lecadre de l’union.
6.askeri güçleri daha yüksek ölçütleri karşılayan ve daha fazla çaba gerektiren görevleri hedefleyen bir görüşle birlikte bu alanda birbirlerine karşıdaha bağlayıcıilişkiler içinde olan Üye devletler, birlik çerçevesi içinde yapısal işbirliği oluştururlar.

1.les États membres, dont le conseil des ministres n’a pas décidé qu’ils remplissent les conditions nécessaires pour l’adoption de l’euro, sont ci-après dénommés«États membres faisant l’objet d’une dérogation».
1.bakanlar konseyi başkanıve bir komisyon üyesi, oy hakkıolmaksızın,avrupa merkez bankası’nın yönetim kurulu toplantılarına katılabilir.