You searched for: richesse (Franska - Turkiska)

richesse
servet

déguiser votre richesse
servetinizi gizleyin

car la richesse ne dure pas toujours, ni une couronne éternellement.
ve taç kuşaktan kuşağa geçmez.

o mon peuple, je ne vous demande pas de richesse en retour.
"ey halkım, buna karşılık sizden herhangi bir para istemiyorum.

en drogue étant considérées comme une démonstration de richesse et de statut.
tarzının parçası olabilmekte ve uyuşturucu için para harcama zenginlik ve statü göstergesi olmaktadır.

quant à celui qui se complaît dans sa suffisance (pour sa richesse)
ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,

dans sa droite est une longue vie; dans sa gauche, la richesse et la gloire.
sol elinde zenginlik ve onur vardır.

la richesse procure un grand nombre d`amis, mais le pauvre est séparé de son ami.
oysa yoksulun dostu onu yüzüstü bırakır.

la richesse est une couronne pour les sages; la folie des insensés est toujours de la folie.
akılsızlarsa ahmaklıklarıyla tanınır. ‹‹akılsızların çelengiyse ahmaklıktır››.

la richesse par habitant varie considérablement entre l'est et l'ouest de l'union européenne.
avrupa birliğinin doğusu ile batısı arasında kişi başına servette dikkate değer bir farklılık vardır.

dès qu'il estime qu'il peut se suffire à lui-même (à cause de sa richesse).
ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.

et aimez les richesses d'un amour sans bornes.
mal mülk sevgisi ise bütün benliğinizi kaplamış!