You searched for: attaccare (Italienska - Turkiska)

attaccare
saldırmak

e tutti assieme congiurarono di venire ad attaccare gerusalemme e crearvi confusione
dostlarının ve samiriye ordusunun önünde, ‹‹bu zavallı yahudiler ne yaptıklarını sanıyorlar?›› dedi, ‹‹onlara izin verirler mi? kurban mı kesecekler? bir günde mi bitirecekler? küle dönmüş molozların arasından taşları mı canlandıracaklar?››

un gestore di finestre leggero in grado di attaccare più finestre ad una cornicename
düşük ağırlıklı bir çok pencereyi bir çerçeveye toplayabilen bir pencere yöneticisiname

poi ioab con la gente che aveva con sé avanzò per attaccare gli aramei, i quali fuggirono davanti a lui
yoavla yanındakiler aramlılara karşı savaşmak için ileri atılınca, aramlılar onlardan kaçtı.

l'anno dopo, ben-hadàd ispezionò gli aramei, quindi andò ad afek per attaccare gli israeliti
İlkbaharda aramlıları toplayıp İsraillilerle savaşmak üzere afek kentine gitti.

il signore ti farà attaccare la peste, finché essa non ti abbia eliminato dal paese, di cui stai per entrare a prender possesso
rab, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede sizi yok edinceye dek salgın hastalıkla cezalandıracak.

dopo alcuni anni scese da acab in samaria e acab uccise per lui e per la gente del suo seguito pecore e buoi in quantità e lo persuase ad attaccare con lui ramot di gàlaad
birkaç yıl sonra samiriye kentinde yaşayan ahavı görmeye gitti. ahav onun ve yanındakilerin onuruna birçok davar, sığır keserek ramot-gilata saldırmak için onu kışkırttı.

allora giuseppe fece attaccare il suo carro e salì in gosen incontro a israele, suo padre. appena se lo vide davanti, gli si gettò al collo e pianse a lungo stretto al suo collo
yusuf arabasını hazırlayıp babası İsraili karşılamak üzere goşene gitti. babasını görür görmez boynuna sarılıp uzun uzun ağladı.

non li attaccare e non muover loro guerra, perché io non ti darò nessun possesso nel paese degli ammoniti; infatti l'ho dato in proprietà ai figli di lot
ammonlulara yaklaştığında onlara düşman gözüyle bakma, onları savaşa kışkırtma. Çünkü mülk edinmen için ammonluların ülkesinden sana hiçbir toprak parçası vermeyeceğim. o ülkeyi mülk olarak lut soyuna verdim.› ››

i poliziotti hanno iniziato ad attaccare i manifestanti con il gas lacrimogeno e a bruciare le tende; avrebbero dovuto lanciare i cilindri contenenti il gas verso l'alto, e invece miravano alla gente.
polisler çadırları yaktı ve biber gazıyla göstericilere saldırdı. polislerin, gaz kapsüllerini yukarı doğru atmaları gerekiyordu; fakat kitleyi hedef alarak attılar.

\t\t puoi attaccare una didascalia a qualsiasi oggetto celeste. mostra o \t\t\tnascondi il nome con il menu a comparsa, o facendo clic sull' oggetto \t\t\te premendo « l ». \t\t \t
\ t\ t gökyüzündeki herhangi bir nesneye isim etiketi iliştirebilirsiniz. bunun için\ t\ t\ taçılır menüden etiketi açıp- kapatabilir veya nesneyi tıkladıktan sonra\ t\ t\ t "l" 'ye basabilirsiniz.\ t\ t\ t