You searched for: stupanj (Kroatiska - Turkiska)

stupanj
derece

stupanj:
puan:

stupanj postprocesa
Ýþlem seviyesi

gzip-stupanj kompresije
sıkıştırma seviyesi

512 (niski stupanj)
512 (düşük seviye)

trenutno je stupanj podrške visok.
Şu anda yüksek ölçüde bir destek söz konusu.

u zemljama see jos uvijek je visok stupanj korupacije
gda Ülkelerinde yolsuzluk hâlâ yüksek

odluka je naišla na određeni stupanj protivljenja vladi.
karara karşı çıkan kesimler oldu.

srbija još uvijek nije ostvarila dovoljan stupanj decentralizacije, kazao je.
musliu, sırbistan'ın yeterli seviyede bir ademi merkeziyete henüz ulaşmadığını ifade etti.

očekuje se kako će temperature u utorak ponovo premašiti 41 celzijev stupanj.
salı günü sıcaklıkların tekrar 41 derece santigrad'a çıkması bekleniyor.

rumunjska ima najveći stupanj smrtnosti od raka grlića materice u istočnoj europi.
romanya, doğu avrupa'da rahim ağzı kanserinden ölüm oranının en yüksek olduğu ülke.

u rumunjskoj se trgovina ljudima provodi uz nizak stupanj rizika i veliku zaradu.
bizim ülkemizde insan kaçakçılığı az riskli, bol kazançlı bir iş.

neučinkovito sudstvo i visok stupanj korupcije i dalje ometaju napredak, zamjećuje ec.
ak, verimsiz yargı sistemi ve üst düzeylerdeki yolsuzluğun ilerlemenin önünü tıkadığını kaydediyor.

na jugu postoji određeni stupanj integracije, što nije slučaj na sjeveru", dodaje.
güneyde belli bir düzeyde entegrasyon varken, kuzeyde bu yoktur." diye ekledi.

provodeći preliminarni screening crnogorskih zakona, europska komisija će ocijeniti stupanj usklađenosti s kriterijima eu.
avrupa komisyonu, karadağ yasalarını inceleyerek, ab kriterleri ile ne düzeyde uyumlu olduklarını değerlendirecek.

kada je u pitanju vanjski dug postoji određen stupanj suglasnosti o općem pristupu, istaknuo je lehne.
dış borç konusunda lehne, genel yaklaşım konusunda bir miktar anlaşma sağlandığını söyledi.

međutim, mora se definirati stupanj sukoba interesa koji bi donosio veće kazne", istaknuo je pope.
ancak ne derecede bir çıkar çatışmasının daha ağır cezalar gerektireceğinin tanımlanması gerekir," dedi.

"viši stupanj spremnosti sigurnosnih institucija nužan je ako znamo da bi moglo doći do daljnjeg pogoršanja situacije na sjeveru.
kehaja, "kuzeydeki durumun daha da kötüye gidebileceğini bildiğimiz bir durumda, güvenlik kurumlarının daha yüksek bir hazırlık düzeyinde olması gerekiyor.

daljnja istraživanja vjerojatno će pojasniti visok stupanj endemskih vrsta u jezeru, što znanstvenici trenutačno pripisuju njegovoj starosti i izoliranoj lokaciji.
bilim adamlarının şu anda yaşına ve izole konumuna bağladıkları gölün yüksek yerellik derecesini açıklamak için araştırmalar devam ettirilecek.

agencija je priopćila kako se držala niza striktnih kriterija, uzimajući u obzir ne samo trenutačni stupanj poslovnog uspjeha, već i izglede u budućnosti.
daire, bir dizi katı kriteri izleyerek, yalnızca mevcut ticari başarı seviyesini değil, geleceğe yönelik umutları da dikkate aldığını söylüyor.