You searched for: strekning (Norska - Turkiska)

strekning
uzantı

første strekning.
Ölçümün ilk ayağı.

dagens siste strekning.
günün son uçuşundayız.

utfordringen er siste strekning.
efendim zor kısım son yaklaşma.

det er en åpen strekning med vann.
açık bir su alanı var.

det er en bra strekning vi skal dra.
gideceğimiz yer yakın değil.

søndag er en lang strekning av ørken.
pazarları koca bir çölü geçmek gibidir.

en fæl strekning med dårlig vær kommer din vei.
o taraflara gelen kötü bir hava var.

jeg gjemte på mine krefter, til den siste strekning.
yanında canavarlar da getirerek.

en uhindret rett strekning og kanskje 15 meters klaring.
düzgün bir yolun var ve diğer tarafta belki bir buçuk metrelik bir eğim var.

det er en lang, jevn strekning som fortsatt eksisterer i 1985.
bu, 1985'te de var olan uzun ve eğimli bir yol.

nærmest umulig ta ham og bilen på en så trafikkert strekning.
burayla havaalanı arasında bir yerden kaybolmuş. evet. yol da oldukça işlekmiş.

metro lukket sperret av en 10 kilometer strekning av highway 236.
janis, ne durumdayız? polis 236 nolu otoyolun 10 km'lik bölümünü kapattı.

hva , så en strekning , et sted mellom rugby og central london?
ne yani, rugby ve londra merkez arasındaki yolda mı?

rutineundersøkelsen viser ingen hindringer eller farkoster innenfor en strekning på 3 lysår.
derin algılayıcı sondası üç ışık yıllık bir alanda engel ya da gemi göstermiyor.

en lang strekning som fører over broa over kløfta... i nærheten av byggefeltet i hilldale.
bu uzun hat, uçurumun üstündeki köprüden... ve hilldale sitesinin yakınlarından geçiyor.

noen av dyrene vil før de dør ha vandret en strekning som tilsvarer tre ganger rundt jorden.
Ölmeden önce, bu hayvanların bazıları dünyanın çevresini üç kez dönecek kadar bir mesafe boyunca göç etmiş olacak.

dette er coast starlight, et av de store amerikanske togene, som trafikkerer en klassisk strekning.
beyler, bu coast starlight treni, amerika'nın en klasik güzergâhlarından birisine sahip, amerika'nın en harika trenlerinden biridir.

trolig, om man hadde en rett strekning med jevn helning... og ikke trakk noen vogner... og fikk ilden varm nok.
sanırım eğimli ve düz bir rayda gidiyorsa... ve arkasında vagon yoksa... ve ateş yeterince sıcaksa gidebilir.

for å tvinge konføderasjonen i kne en gang for alle etterlot invasjonstroppene enorme ødeleggelser bak seg over en strekning på 100 km fra atlanta og ut til havet...
ellerime bak! annem, bir hanımefendi ellerinden anlaşılır, derdi. bence artık ne ellerin, ne de hanımefendilerin bir önemi yok.