You searched for: recitan (Spanska - Turkiska)

y recitan una amonestación!
kitap okuyanlara ki [77,5-6]

cuando se les recitan las aleyas del compasivo, caen prosternados llorando.
doğruya ulaştırdığımız ve seçtiğimiz kimselerdir onlar. kendilerine rahman'ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye varırlar.

cuando se le recitan nuestras aleyas, dice: «¡patrañas de los antiguos!»
ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman, "efsane" der.

cuando se les recitan nuestras aleyas como pruebas claras, adviertes la disconformidad en los rostros de los infieles.
kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğu zaman kafirlerin yüzlerinde hoşnutsuzluk belirdiğini anlarsın.

cuando se le recitan nuestras aleyas, se aleja altivamente, como si no las hubiera oído, como si hubiera estado sordo.
ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevirir. sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır.

entre la gente de la escritura hay una comunidad honrada: durante la noche, recitan las aleyas de alá y se prosternan,
ehlikitap içinden allah için baş kaldıran/allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak allah'ın ayetlerini okurlar.

cuando se les recitan nuestras aleyas como pruebas claras, quienes no cuentan con encontrarnos dicen: «¡tráenos otro corán o modifica éste!»
ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, "bundan başka bir kuran getir veya bunu değiştir" dediler.

cuando se les recitan a los infieles nuestras aleyas como pruebas claras, dicen de la verdad que viene a ellos: «¡esto es manifiesta magia!»
ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman hakikat kendilerine geldiğinde onu inkar edenler: "bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

cuando se le recitan nuestras aleyas, se aleja altivamente, como si no las hubiera oído, como si hubiera estado sordo. ¡anúnciale un castigo doloroso!
kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onu hiç işitmemiş gibi, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek ardını döner.

cuando se les recitan nuestras aleyas, como pruebas claras, dicen los infieles a los creyentes: «¿cuál de los dos grupos está mejor situado y frecuenta mejor sociedad?»
ayetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkar edenler inananlara: "bu iki takımın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir?" derler.