You searched for: artik (Turkiska - Engelska)

artik
artik

yok artik
no way

artik baska sefere
now that another time

artik arkama yaslanip rahatlayabilirim."
i can just sit back and relax."

artik kendimi gelistirmeye ihtiyacim yok."
i don't need to improve any more."

2. bayan: baba, anne, buyudum artik.
second woman: dad, mom, i grew up.

karamsar olmak icin artik cok gec. gercekten cok gec.
it's too late to be pessimistic -- really too late.

artik binalarin icine charles eamesin mobilyalarini koymuyorum.
i'm not putting charles eames' furniture in buildings anymore.

Ölurum sana hadi isini bitir eve git artik saat 8 e geliyor
i’ll die for you. let’s finish your work and go home. it’s almost 08:00

bizim birlesik krallik'ta artik kullanmadigimiz bir bantla bantlanmis,
it's been taped with tape that we even stopped using in the u.k.

bir gun uyandim ve dedim ki, artik prozac'a ihtiyacim yok.
and i woke up one day and i said, "i don't need prozac anymore."

cocuk enstruman calmayi ogrendigi ilk andan itibaren, artik fakir degildir.
from the minute a child's taught how to play an instrument, he's no longer poor.

ancak tek bir seyden eminiz ki... buyuk diverjans... artik sona erdi beyler.
but one thing is for sure, the great divergence is over, folks.

bazen doktorlar daha cok test isteyerek daha fazla kazanabiliyorlar. ve artik ne yanlis ne dogru bilemiyorlar.
doctors can make more on ordering tests sometimes, and also they no longer even know what's right or wrong.

cunku o an artik tony'in isminde bir damga yoktu. orada oturan sadece ikimizdik.
because in that moment, there's no mark by tony's name; it's just the two of us standing there.

fakat kendimi basarili sandigimdan dolayi calismayi biraktim. ve artik fikirler icin calismamaliydim, onlar bana sanki sihir gibi gelmeliydiler
but then i stopped, because i figured i was this hot-shot guy and i shouldn't have to work at ideas, they should just come like magic.

son yüz elli yıl boyunca bilim canlı ve cansız sistemler arasındaki bu ayrımı bir miktar bulanıklaştırmis olsa da artik bu ikisi arasında bir çeşit sürekli geçiş olabileceğini düşünmekteyiz.
over the last hundred and fifty years or so, science has kind of blurred this distinction between non-living and living systems, and now we consider that there may be a kind of continuum that exists between the two.

bugun sunu soyleyebiliriz ki, latin amerika'da sanat artik elitlerin tekelinden cikti ve sosyal bir hak oldu, butun insanlara taninan bir hak.
today we can say that art in latin america is no longer a monopoly of elites and that it has become a social right, a right for all the people.

hepimiz de biliyoruz ki, www artik basın, yayıncılık, reklam ve sosyal bağlantı ortamına dönüştü. fakat tüm bunlar nereden geldi?
well we all know the world wide web has absolutely transformed publishing, broadcasting, commerce and social connectivity, but where did it all come from?

böyle düşüneceğini sanmadığınız daha kesin babaerkil toplumlar olan güney kore, hindistan, Çin gibi yerler de bile durum değişmeye başladi. buralardaki aileler artik eskisi kadar çok erkek çocuk tercihinde bulunmuyor.
and in places where you wouldn't think, such as south korea, india and china, the very strict patriarchal societies are starting to break down a little, and families are no longer strongly preferring first-born sons.