You searched for: başaramadığımız (Turkiska - Engelska)

yaptığımız yada yapmayı başaramadığımız bir şeyi olmak istediğimiz kişi ile karşılaştırabilmek inanılmaz uyumsal.
the ability to hold something we've done or failed to do up against who we want to be is incredibly adaptive.

ama eğer birkaç yılda bu değişim ortaya çıkarsa o zaman şimdiye dek kontrol etmeyi başaramadığımız sorunların önüne geçme konusunda çok önemli bir yol olabilir.
but if it could occur in just a few years, then it might be a very important way to control some of the nasty problems that we haven't been able to control.

anlamayı başaramadığımız şu: dünyanın mevsimsel yağış alan bölgeleri, toprak ve bitki örtüsü otlanan sürülerle birlikte gelişti ve bu otlayan sürüler de çete halinde avlanan vahşi yırtıcılarla birlikte gelişti.
what we had failed to understand was that these seasonal humidity environments of the world, the soil and the vegetation developed with very large numbers of grazing animals, and that these grazing animals developed with ferocious pack-hunting predators.

(senin aleyhinde söyledikleri yakışıksız sözleri) söylemediklerine allah'a yemin ediyorlar. halbuki o küfür sözünü söylediler, İslam olduktan sonra inkar ettiler, başaramadıkları bir şeye yeltendiler.
they swear by allah that they did not say [anything against the prophet] while they had said the word of disbelief and disbelieved after their [pretense of] islam and planned that which they were not to attain.