You searched for: bir umut (Turkiska - Engelska)

onun geleceğine dair bir umut var mı?
is there any hope that he will come?

bu bize çok büyük bir umut verdi.
that gave us a tremendous amount of hope.

bu, hala uzak bir umut olarak görünüyor.
still, this seems a distant prospect.

onun başarısı ile ilgili bir umut var mı?
is there any hope of his success?

tom'un yüzünde bir umut ifadesi vardı.
tom had a look of hope on his face.

onlarin "bir umut var" diye dusunmelerini istiyorum
i want them to think, "well there's some hope."

o zaman, görürsünüz ki, bu bir umut mesajı.
then, you see, it is a message of hope.

bir umut ışığı görme hülyasıyla konuya daha da dikkatlice eğildik.
so we really wanted to take a deeper look at it in hopes that we would find a silver lining.

güvenlik alanında işbirliğine ilişkin samimi bir umut besliyoruz." dedi.
we sincerely hope for co-operation in the field of security."

biz bunu bir umut mücadelesi olarak adlandırıyoruz, ve bu değecek bir çabadır.
we frame it as a challenge of hope, and that is worth creation.

bu ilacın grip komplikasyonlarını azaltacağına yönelik bir umut nedeniyle harcadılar bu parayı.
and they spend that money on the promise that this is a drug which will reduce the rate of complications with flu.

ama korkarım bizim gibi küçük çaplı çiftçiler için pek bir umut kalmadı.”
still for farmers as small as we are, i am afraid there is nothing left."

asırlar sonra insanoğlu, kral arthur ve yuvarlak masa Şövalyeleri ile yeni bir umut buluyor.
centuries earlier, humanity finds new hope in king arthur and the knights of the round table.

dediler ki: "ey salih, sen bundan önce, aramızda popüler bir umut kaynağıydın.
they said, "o salih! we had great hopes in you.

Çünkü yasa hiçbir şeyi yetkinleştiremedi. bunun yerine, aracılığıyla tanrıya yaklaştığımız daha sağlam bir umut verildi.
for the law made nothing perfect, but the bringing in of a better hope did; by the which we draw nigh unto god.

tayvan büyük bir güneş pili üreticisi olduğu için, güçlü akülerle birleştirilmiş ucuz güneş panelleri beklentisi bir umut kaynağı.
the prospect of cheap solar panels combined with powerful batteries is a source of hope, as taiwan is a major manufacturer of solar cells.

ab dış politika şefi javier solana da başvurunun balkanlar için bir umut ışığı olduğunu söyleyerek makedonya'yı kutladı.
eu foreign policy chief javier solana congratulated macedonia, saying its application is a sign of hope for the balkans.

afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi, yoksulluğun azaltılması denen bir çaresizlik mücadelesinden bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor.
we need to reframe the challenge that is facing africa, from a challenge of despair, which is called poverty reduction, to a challenge of hope.

ab, dünyanın geri kalanı için bir kılavuz ve bir umut ışığı olmak istiyorsa, çözümü zor gibi görünen sorunların kendi başına üstesinden gelebileceğini göstermeli.
if the bloc hopes to act as a guidance rod and a beacon of hope for the rest of the world, it will need to demonstrate the ability to handle seemingly intractable problems on its own turf.

bh ile pakistan, romanya, türkiye, mısır ve suriye arasındaki savunma sanayii işbirliğiyle ilgili devletler arası anlaşmaların tamamlanmasında da bir umut ışığı doğdu.
a ray of hope is also seen in the completion of interstate agreements on military industry co-operation between bih and pakistan, romania, turkey, egypt and serbia.