You searched for: dolaşıyordu (Turkiska - Engelska)

o, ormanda dolaşıyordu.
she was wandering in the woods.

Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.
a rumor circulated through the city.

Öğretmen ortalıklarda dolaşıyordu, enerji seviyesi yüksekti.
the teacher was running around, and the energy level was high.

dayıya bağırıyorlardı ki sanırım epeyce küfür dolaşıyordu ortada.
they were yelling at him, they were -- it got to be really ugly.

o sırada yeremya daha cezaevine konmamıştı, halk arasında dolaşıyordu.
now jeremiah came in and went out among the people: for they had not put him into prison.

sonuçta buda, film yıldızıyla dolaşıyordu, yaşlılarsa homurdanıyordu: "o dini bir kişilik.
so he was hanging out with the movie star, and of course they were grumbling: "he's supposed to be religious and all this.

aynı yıl hakkında birçok takas söylentileri dolaşıyordu, en popüleri sacramento kings'ten ron artest ile olabilecek takastı.
however, he was involved in a lot of trade talks, most notably a trade involving ron artest of the sacramento kings.

==== İkinci şampiyonluk ====spurs ile bir şampiyonluk kazanmasına rağmen parker'ın geleceği üzerine şüphe bulutları dolaşıyordu.
====second championship====despite winning a championship with the spurs, doubts lingered over parker's future.

"ben dr. francis, bir b.m elçisiyim ve dünyayı dolaşıyorum.
i'm dr. francis; i'm a u.n. ambassador and i'm walking around the world."