You searched for: eğer istersen yemegi yapabilirin (Turkiska - Engelska)

eğer istersen arabamı kullanabilirsin.
you can use my car, if you want to.

eğer istersen, masamı kullanabilirsin.
you can use my desk if you want to.

eğer istersen her gün öğle yemeğini yapacağım.
if you want me to, i'll make you lunch every day.

eğer istersen kekin geriye kalanını yiyebilirsin.
it's ok to eat the rest of the cake if you want.

eğer istersen sana ikinci bir şans vermeye hazırım.
i'm prepared to give you a second chance if you want it.

eğer istersen tom'la bowling oynamaya gidebilirsin.
you could go bowling with tom if you want.

ve bunun için para alacaksın. eğer istersen, bir düşün.
and you'll get paid for it. you can think about it, if you want.

eğer isterseniz.
if you want.

eğer isterse tom mary ile konuşabilir.
tom may talk to mary if he wants to.

elizabeth: eğer isterseniz, beyfendi.
elizabeth: if it please you, sir.

tom bana eğer istersem kitabın bende kalabileceğini söyledi.
tom told me that i could keep the book if i wanted it.

köpek poponuzu koklar eğer isterseniz ama onun istediği zaman.
the dog can sniff your butt, if you like, when he wants to.

ve eğer isterseniz, daha kalıp esnasında renklendirme yapılabilecek böylelikle boya işine de gerek kalmayacak
and if you want, you can lay color in the mold, and get rid of the paint shop.

eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.
but if we had so willed, we could have sent down to them a sign from the heavens so that their heads would be bowed down before it in utter humility.

eğer isterseniz onlara sizin politik ve finansal sermayenizi ve ulusal mirasınızı milyonların yaşamını kurtarmak için harcamaları iznini verin.
give them permission, if you like, to spend their political capital and your financial capital, your national purse on saving the lives of millions of people.

ve evet bir de, eğer isterseniz, yanlar kısa, arkalar uzun saç tıraşınızı yaptırıp dişinizi de çektirebilirdiniz.
and, oh yes, if you wanted, he would give you a haircut -- short on the sides, long in the back -- and pull your tooth while he was at it.

size bunu kanıtlayacak sayısız çalışma gösterebilirim, ama yapmayacağım, çünkü eğer isterseniz, kanıtların her yanınızda olduğunu göreceksiniz.
i could give you countless studies and evidence to prove this, but i won't because, if you want to see it, that evidence is all around you.

bu bir ekolojik özgecilik modelidir, eğer isterseniz tabi -- belki o doğrultuda birşey. belki ta kendisi.
it's a form, if you like, of ecological altruism -- perhaps something along those lines. maybe it's that.

"dokunabilir miyiz?" diye sordular. "eğer isterseniz." dedim.
and they said, "can we touch it?" i said, "if you wish to."