You searched for: kalmadı (Turkiska - Engelska)

kalmadı.
sold out!

ekmeğimiz kalmadı.
we do not have any more bread.

ama burada kalmadı.
but it didn't stop there.

aygıtta boş yer kalmadı
no space left on device

başka bahanen kalmadı.
you're out of excuses.

neyse, zamanımız kalmadı.
could we have -- no, we don't have time.

ama mary bununla da kalmadı.
but mary went further.

o geldi, ama uzun kalmadı.
she did come, but didn't stay long.

tom'un beti benzi kalmadı.
tom went pale.

birşeylerin değişeceğine inancım kalmadı.
and i stopped expecting things to really change.

aday listeleriyle ilgili sorun kalmadı.
there are no problems with the candidate lists.

taze ot kalmadı, yeşillik yok artık.
for the waters of nimrim shall be desolate: for the hay is withered away, the grass faileth, there is no green thing.

tom'un çok fazla zamanı kalmadı.
tom doesn't have much time left.

robert toplantı için henüz geç kalmadı.
robert has not yet been late for a meeting.

aristo, bundan özellikle memnun kalmadı.
aristotle, in particular, he was not amused.

tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.
tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.

drusus, bunu unvanı alınca roma'da kalmadı.
drusus did not have it in him to stay in rome.

oyun bitti. kaldırılabilir taş kalmadı. puanınız% 1.
game over. there are no more removable stones. your score was %1.

radovanoviç’in girişimi, taraftar gruplarıyla sınırlı kalmadı.
radovanovic's initiative did not stop at fan groups.

Şarap tükenince annesi İsaya, ‹‹Şarapları kalmadı›› dedi.
and when they wanted wine, the mother of jesus saith unto him, they have no wine.