You searched for: mahkumlar (Turkiska - Engelska)

biz mahkumlar değiliz.
we're not prisoners.

mahkumlar ne yerler?
what do the prisoners eat?

mahkumlar serbest bırakıldı.
the prisoners were set free.

bazı sırp mahkumlar cezalarını evlerinde çekiyor
some serbian prisoners serve sentences at home

bunlar da arabaya hayranlık duyan prangalı mahkumlar.
this is a chain gang of guys admiring the car.

hapishanede bekçiler öğle yemeğini yerken, mahkumlar kaçtı.
as the prison wanders were eating their lunch, the prisoners escaped.

bütün günümüzü aldı ve mahkumlar güzel vakit geçirdiler.
it took all day, and the prisoners had a great time.

İddianameye göre mahkumlar Şubat 1993'te bir sırp kadına tecavüz ettiler.
according to the indictment, they raped a serb woman in february 1993.

olağanüstü hal çalışmalarına ordu, itfaiye, jandarma ve bazı bölgelerde mahkumlar bile katılıyor.
military, firemen, gendarmes and, in some areas even convicts, are involved in emergency work.

cezaevlerinin aşırı kalabalıklaşması, aynı cinsiyette mahkumlar arasında tecavüz olaylarında artışa yol açıyor.
prison overcrowding has led to a proliferation of sexual assaults among convicts of the same gender.

eski general emrindeki birliklerin hırvat mahkumlar ve sivillere karşı uyguladığı şiddetten ötürü yargılanmaktaydı.
he was indicted in connection with atrocities committed by troops under his control against croat prisoners and civilians.

başarıyla devam eden program, farklı nedenlerden de olsa hem yetkililer hem mahkumlar tarafından memnuniyetle karşılanıyor.
the programme is going well and is welcomed by officials and convicts alike, though for different reasons.

hİv pozitif mahkumlar için antiretroviral tedavi tüm yeni Üye devletler tarafından rapor edilmektedir (2).
antiretroviral treatment for hiv-positive prisoners is reported by all new member states (2).

amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
in the u.s., there are more prisoners than there is jail space for them. so the prisons are overcrowded.

sonra dedim ki: "bir sorum var, mahkumlar savcının odasına gitmeden önce nelerle karşılaştılar?"
but i said to them, "i just have one question, which is, by the time that everybody got to the prosecutor's office, what had happened to them?"

mahkumlar, iyi hal gösterseler de göstermeseler de sonuna kadar içeride kalacaklarını bildikleri için sorun çıkıyor." dedi.
a problem arises as prisoners know that will remain in until the end regardless of whether they stay good or bad," kuzmanovic said.

dünya sağlık Örgütü'nün bir çalışması, mahkumlar arasında tüberkülozun erken teşhis ve tedavisine yönelik bir programın başlatılmasında öncü oldu.
a who study led to the initiation of a programme for early detection and treatment of tuberculosis among prisoners.

kurbanlar içinde çoğunluğu sırplar oluştursa da, aynı kampta öldürülenler arasında yahudiler, Çingeneler, müslümanlar ve hırvat siyasi mahkumlar da vardı.
serbs were the largest group, although jews, roma, muslims were also killed at the camp, as were croat political prisoners.

polis teşkilatı sık sık yetki sınırlarını aşarken, cezaevleri mahkumlar için makul şartlar ve yeterli sağlık hizmetlerinden yoksunlar." diye de ekledi.
the police force frequently oversteps its authority, while the prisons lack acceptable conditions and adequate health care for inmates," he added.

yeniden suç işleme eğiliminin yüksek oranda olmasının işaret ettiği gibi, kadın mahkumlar için en zor soru "hapisten sonra ne yapacakları".
what to do after prison is the hardest question for female inmates, as suggested by the high rate of recidivism.