You searched for: saygısızlık (Turkiska - Engelska)

bana asla saygısızlık etmedi.
she was never disrespectful to me.

"saygısızlık" yükselmeye başlıyor.
irreverence starts to rise.

bahçemizden geçerek saygısızlık yaptı.
he had the impudence to cut across our garden.

tom'a saygısızlık etmek istemem.
i don't want to be rude to tom.

hani onlar cumartesine saygısızlık edip haddi aşıyorlardı.
they had transgressed by catching fish on the sabbath.

hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı.
behold! they transgressed in the matter of the sabbath.

ancak yaratıcı gerginlik de olumsuzculuk ve saygısızlık üretmek zorunda değildir.
if consensus ruled we would both have failed. but creative tension doesn't have to produce cynicism and disrespect.

bütün halk bunu duyup korkacak, bir daha saygısızlık etmeye kalkışmayacaktır.››
and all the people shall hear, and fear, and do no more presumptuously.

sırp kurbanların ailelerini temsil eden dernekler bunun saygısızlık olduğunu ileri sürüyorlar.
associations representing the families of serb victims say it is disrespectful.

20 kasım 2011 tarihinde şehirde ki holokost anıtına bilinmeyen kişi tarafından saygısızlık edildi.
on 20 november 2011 the monument commemorating the holocaust in the city was desecrated by unknown people.

hakim savunma makamının mahkeme salonunu terketmesini, mahkemeye ve devlete saygısızlık olarak nitelendirdi.
the judge characterized the departure of the defense from the court room as disrespect of the court and the state.

"sosyal yorum" ve "saygısızlık" 70'li yıllar boyunca yükseliyor.
social commentary and irreverence rise throughout the 70s.

birbilerini buluşturmak yerine peeva durumu bilmeden kendilerine saygısızlık yapıldığını düşünen insanların tepkileriyle uğraşmak zorunda kalıyor.
instead of connecting them, not knowing the situation, in some moments peeva has to deal with emotional reaction of the interviewed people thinking that she is offending them.

saygın sanat eleştirmeni vladimir stasov, bu eserleri rus halkının dinî duyguları ile oynayan bir saygısızlık olarak tanımladı.
the influential art critic vladimir stasov labelled them a sacrilegious play with religious feelings of the russian people.

onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı.
ask them about the town which was by the sea and what befell its people when they broke the sabbath.

adını anıp kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız.
and fear allah by whom ye importune one anot her, and the wombs.

dava boyunca sunulan bütün argüman ve kanıtları dikkate alan yargıçlar, bekaj'ı yalnızca bir saygısızlık girişiminden suçlu buldular.
taking into consideration all arguments and the evidence presented during the trial, the judges found beqaj guilty only on the count of contempt.

onlara, deniz kıyısında bulunan kent(halkın)ın durumunu sor. hani onlar cumartesine saygısızlık edip haddi aşıyorlardı.
ask them about the town by the sea, when they violated the sabbath.

hani onlar cumartesine saygısızlık edip haddi aşıyorlardı. Çünkü cumartesi (tatil) yaptıkları gün, balıkları onlara akın akın gelirdi.
and ask the people of moses concerning the town situated along the sea how its people profaned the sabbath when fish came to them breaking the water's surface on sabbath days, and would not come to them on other than sabbath-days.

jelaciç, "uluslararası bakiye mekanizması, mahkemeye saygısızlık davaları dışında, lahey mahkemesi gibi yeni iddianameler çıkaramayacak." dedi.
"the international residual mechanism will not, like the hague tribunal, be able to raise new indictments, except in the contempt of court cases," jelacic said.