You searched for: seyir (Turkiska - Engelska)

seyir
navigation

akut seyir
acute course

klinik seyir
clinical course

seyir teli malzemesi
contact wire material

elimizde iyi bir seyir var.
we have a decent trend.

ortalama seyir yonu; ortalama baş
average heading

son dört yıldır özel yatırımlar durgun bir seyir izliyor.
the brief also notes that private investment has remained depressed for the last four years.

asya ülkeleri bu açıdan da oldukça iyi bir seyir izliyor.
again, asian countries fare quite well in this respect.

katedral, içinde seyir terası, restoran ve bir müze barındırmaktadır.
the french cathedral has a viewing platform, a restaurant and a huguenot museum.

batı avrupa’daki gübre kullanımı genellikle yatay bir seyir izlemiştir.
fertiliser use in western europe appears generally to have levelled off.

ramiz muriki'nin aracının altında seyir halindeyken bir bomba patladı.
an explosive device went off under ramiz muriqi's car as he was driving.

küçük sandallarında sadece en temel seyir donanımları ve sınırlı yiyecek ve su taşıyorlardı.
in their small boats, they carried only rudimentary navigational equipment and limited supplies of food and water.

ama, sabit seyir işlerin iyi gittiğini göstermez, sadece daha kötüye doğru gitmiyorlar.
but, steady state doesn't mean that things are getting better, it's just that they have stopped getting worse.

hatta yoğun göçlerin de etkisiyle, ücretlerdeki artış tahmin edilenden de hızlı bir seyir gösterebilir.
indeed, wages may well grow more rapidly than forecast because of the impact of intense migration.

işık sonlu bir hıza sahip olduğundan dolayı evrende büyük mesafeler arasında seyir zamanda geriye gitmekle eşdeğerdir.
because light has a finite speed, looking across large distances in the universe is equivalent to looking back in time.

ayrıca fiyat artışı nispeten aşamalı bir seyir izlemekle birlikte, tüketim ve üretimde düzenlemeler yapılmasını gerekli kılıyor.
furthermore, although the price hike has been comparatively gradual, it is nevertheless forcing adjustments in consumption and production.

1908 ve 1914 yılları arasında açık deniz filosu'nun geri kalanlarıyla beraber yıllık tatbikat seyir ve manevralarında yer aldı.
she took part in the annual training cruises and maneuvers with the rest of the high seas fleet between 1908 and 1914.

atina Üniversitesi kitlesel medya ve iletişim bölümü yunanistan merkezli uydu televizyon kanalları ve yunan gurbetçilerin seyir tercihleriyle ilgili bir çalışma sundu.
the mass media and communications department of the university of athens presented a study on greek-based satellite television channels and greek expatriates' viewing preferences.

1990'ların başında ihracat çok azaldı-- aslında bu düşüş hiv enfeksiyonlarıyla çok ama çok benzer bir seyir izliyor.
their exports went down a lot in the early 1990s -- and actually that decline lines up really, really closely with this decline in new hiv infections.

göz tutulması bulunan hastaların ancak %10-20'sinde körlüğe kadar gidebilen ağır bir seyir söz konusudur.
only 10-20% of patients with eye involvement have a severe course causing blindness.