You searched for: zevki tat (Turkiska - Engelska)

tat
taste

tat:
flavor:

tat alma
taste (sensation)

"tat bakalım!
"taste it," (they will be told).

onun müzik zevki muhteşemdir.
his taste in music is superb.

onun tek zevki müzik dinlemektir.
her only pleasure is listening to music.

hayatın en büyük zevki nedir?
what is life's greatest pleasure?

acı tat bileşenleri
bitter principles

tom'un müzik zevki benimkine benzer.
tom's taste in music is similar to mine.

sebzelerden tat alabilmeliyiz.
we need to savor vegetables.

ama tat alabiliyorum tabi ki.
but i can taste things.

rework tat ve yapısı, tarihi
rework taste and structure, date

yumurta akında tat bulunur mu?
can that which is unsavoury be eaten without salt? or is there any taste in the white of an egg?

görünüş, şekil, koku ve tat bozukluğu
visual, smell, form or taste defects

tat ile ilgili düşüncelerimizi kökten demokratikleştirdi.
he fundamentally democratized the way we think about taste.

her zaman benim aldığım tat ile ilgilidir.
it's always about my taste.

kendi kendime, ‹‹gel, zevki tat. İyi mi, değil mi, gör›› dedim. ama gördüm ki, o da boş.
i said in mine heart, go to now, i will prove thee with mirth, therefore enjoy pleasure: and, behold, this also is vanity.

"tat bakalım! hani sen onurluydun, seçkindin."
(saying): 'taste, surely you are the mighty and noble!

2", pablo, 1990* "the tatum group masterpieces, vol.
6", pablo, 1992* "the art tatum solo masterpieces, vol.