You searched for: doğuyor (Turkiska - Franska)

rabbin yüceliği üzerine doğuyor.
lève-toi, sois éclairée, car ta lumière arrive, et la gloire de l`Éternel se lève sur toi.

adenden bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
un fleuve sortait d`Éden pour arroser le jardin, et de là il se divisait en quatre bras.

İsa onlara, ‹‹neden telaşlanıyorsunuz? neden kuşkular doğuyor içinizde?›› dedi.
mais il leur dit: pourquoi êtes-vous troublés, et pourquoi pareilles pensées s`élèvent-elles dans vos coeurs?

Çünkü düşük çocuk boş yere doğuyor, karanlık içinde geçip gidiyor, adı karanlığa gömülüyor.
car il est venu en vain, il s`en va dans les ténèbres, et son nom reste couvert de ténèbres;

sonunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu.
et quand il eut atteint le levant, il trouva que le soleil se levait sur une peuplade à laquelle nous n'avions pas donné de voile pour s'en protéger.

bunu isterken acaba kararsız mıydım? ya da isteklerim benlikten mi doğuyor ki, önce ‹‹evet, evet››, sonra ‹‹hayır, hayır›› diyeyim?
est-ce que, en voulant cela, j`ai donc usé de légèreté? ou bien, mes résolutions sont-elles des résolutions selon la chair, de sorte qu`il y ait en moi le oui et le non?